spoiler--
İlk 5 dakikada 5 uzun top yollayıp 5’te 0 çekti Beşiktaşlı oyuncular. 6. dakikada Slaven Biliç kulübeden fırladı ve takımın kalanına Oğuzhan ile Fernandes’i işaret ederek gösterip orta sahanın ortasında bu kadar kudretli 2 pas sanatçısı varken uzun oynamanın anlamsızlığını anlatmaya çalıştı.
Antalya ve Rize maçlarında kaybedilen puanlara göre en büyük fark Biliç’in saha kenarında ilk 4 maçtaki gibi aktif şekilde yer almasıydı: Biliç’in uyarısını dinleyen Beşiktaş ilk yarıyı dakika başına 4 isabetli pasla bitirdi.
Inter’in Oğuzhan’ı istediği ama Beşiktaş teknik heyetinin ısrarla bırakmadığı haberleri palavra değil. Dünyada modern futbola hâkim her teknik adam kadrosunda Oğuzhan gibi bu genç yaşta oyun zekâsı bu kadar olgun bir oyuncuyu ister. Oğuzhan’ı beğenmeyen bir “hoca” vardı, şükürler olsun ki artık Beşiktaş’ın başında değil!
Önder Özen ile Biliç gelir gelmez, Oğuzhan’a özel olarak şut çalıştırmaya başladılar. Dün 41’de çok güzel bir şutla attığı gol de tesadüf değil bu planlı çalışmanın eseri. 45 + 1’de Oğuzhan’ın sol bekinin kademesine girip korner direğinin yakınında çizgiye paralel yaptığı defansif müdahale ile rakip takım atağını kesmesi de Oğuzhan’ın mental-taktiksel açıdan da ne kadar olumlu mesafe kat ettiğinin bir diğer örneği. Kaybedilen Galatasaray ve Antalyaspor maçlarının “saha içindeki” en önemli eksiği Oğuzhan’dı! İlk 4 haftanın yıldızlarından Gökhan Töre uzun süre hasta hasta oynamıştı. Dün gece ilk kez fiziksel açıdan % 100 fitti. Konyaspor kilidinin erkenden açılmasında Töre’nin usta çilingir işi 2 asisti büyük rol oynadı.
BEŞİKTAŞ’A HER YER DEPLASMAN
İşin aslı Beşiktaş’ın dün geceki rakibi Konyaspor’dan çok saha zemini oldu. Kasımpaşa maçlarında ya zemin bu kadar kötü değil ya da Kasımpaşalı oyuncular doğru kramponu giyiyorlar. İşin aslı bu zemin meselesi bile Beşiktaş’ın bu sezon “aslında her maçı deplasmanda” oynadığının en büyük kanıtı.
Bu maç İnönü’de olsaydı, Beşiktaş 2. yarıda daha az zorlanırdı. Tabii bu maç nerede oynanırsa oynansın Beşiktaş adına ilk yarı ile 2. yarı arasındaki en önemli fark “koşu konsantrasyonu”ydu. Atiba ile Oğuzhan hariç diğer Beşiktaşlı oyuncular ya çok koşuyor ya da tamamen duruyorlar. Derbiye kadar Biliç birkaç Bundesliga maçı izletip “çok eforlu koşmadan kademeli jogging temposunda” oyundan düşmemeyi öğretmeli.
Beşiktaş 2. yarıda ilk 45’i mumla arattı. Neyse ki ışıklar gitti diye hakem Oğuzhan ya da oyundan çıkan Fernandes’e sarı kart göstermedi, buna da şükür!
spoiler--
[ybkz]swh[/ybkz]
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?