yıllar yıllar önce sanırım yıl 1993 veya 94. yer çamlıca kız lisesi, aylardan ocak. o zamanlar atv için çekilen "hababam sınıfı" adlı dizide, oyunculardan biri olan dayımın ricası üzere figüranlık yapmak için gitmişim. hava buz gibi ve çekimler başlamıyor bir türlü. küçücük bir kulübe ve sobada çaydanlık. içeride dayım, arkadaşlarından bir kaçı, belkıs dilligil, çocukluk kahramanlarımdan bahri beyat ve bir çok şu an adını hatırlayamadığım emektar tiyatrocu. laf lafı açıyor ve başlıyor bahri beyat anlatmaya, aradan yıllar geçti ama ben sohbeti bu kadar güzel, dinlenesi bir insanla bir daha tanışmadım.
''biz" diyor, "turnelere gittiğimizde eskiden çok zorluklar çektik. eskiden oyunlar kalabalık kadrolar ile oynanırdı, tiyatrodan gelen para masrafları bile karşılamazdı, nejat (uygur) tiyatrosu için neler yapardı anlatsam inanamazsınız. misal o şehirde atatürk heykeli yok veya hırpalanmış, hemen heykelci olurdu, çok iyi bir heykeltraştır. gerektiğinde resim yapardı. kendisi o kadar yeteneklidir ki yaptığı resimleri görmeniz lazımdır. hiç mi bir şey yok, alırdı eline boya fırça isteyenlerin tabelalarını boyardı, tiyatrosunu ayakta tutmak için''.
işte böyle bir sanatçıydı nejat baba.
ayrıca 80'lerde video kaset furyası ile hayatımıza girmişti. tüm aile katıla katıla güldüğümüz mutlu günlerimiz gelir aklıma nejat uygur denince. "minti minti" gelir, "hastane mi kestane mi" gelir, "cibali karakolu" gelir en çok da çocukluğum gelir.
gittiğin yerde mutlu ol büyük usta. biliyorum ki senin gibi insanlar mutlu ve huzurlu orada. ve senden bir ricam, dostun bahri babaya selamlarımızı ilet. biliyorum ki şimdi orada açtınız perdeyi beraber.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?