evimizin karşısında boş bir arazi vardı. "dı"...
yıllarca mahallede top oynadık hep beraber. o zamanlar kaptanımız mert uzun aradan sonra takıma kral adını koymuştu. sonra taşa yazıp, peçeteye sarıp oynadığımız sahaya gömmüştük :)
mert'e ilhan mansız derdik, ben solak olmama rağmen beckham'dım, bir de revivo ve figo arasında mekik dokuyan burak vardı.
üçümüz değişmezdik ama takıma katılan çıkan bir sürü kişi olurdu. birinci kaptan mert, ikinci kaptan burak ve bendeniz yunem hemen her aksam güneş batana kadar oynardık. bazen karşı mahalleyle, bazen kendi aramızda, bazen teke tek turnuva...
kendi aramızda oynadığımız zaman burak'ların evinin önüne giderdik, orada feyyaz amca vardı, rahmetli... evinin önünde küçük bir bahçe vardı, yan taraf da apartman girişi, biz orada oynarken az kesilmedi topumuz :)
o maçları yaptığımız arazinin karşısında da o zamanlar kız arkadaşım vardı o bakarken herkes bana oynardı gol atayım diye. yardımlaşmanın her türlüsü anlayacağın...
aynı ilkokulda mert, burak ben birer sınıf arayla okuduk. sabah okula gider, akdeniz yakıcı güneşi etkisini hafif kaybedince sokağa inerdik, telefon yoktu, haberleşirdik yine de, bazen bira şişeleri toplamaya çıkardık, "250 bin" depozito parası için, bazen maç yapar maçtan sonra da camiye su içmeye giderdik...
yıllar geçti, mert doktor oldu, ben medya sektörü, burak nerede ne yapıyor bilmiyorum ama eminim o da güzel yerlere gelmiştir...
biz o sokakta, o arazide oynayan son nesil olduk... sonra apartman diktiler her köşe başına, marketler açıldı, yollar yapıldı, her şey evlenen, iş sahibi olan, arabası olan insanlar için düzenlendi ama çocuklar unutuldu...
günümüzde mahalle maçı çok gol olan resmi maçlarda kullanılan bir benzetme olarak kaldı...
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?