7 yaşımdan beri taraftarıyım bu takımın. neden? bilmiyorum pek, tıpkı küçüklüğümden beri (3 yaş falan diyelim) beşiktaşlı olmam gibi. oysa babam fenerbahçelidir, neyse. küçüklüğümde owen şov vardı,idolümdü owen, çok severdim ama real madrid'e gidişiyle çocuk yaşta ilk darbeyi yedim. ölümle tanışmak gibi bir şeydi. neyse efendim, zaman içinde büyüdük, felsefesini, tarihini okuduk. ve 'işte bu' dedik. liverpool dünya üzerinde beşiktaş'a en çok benzeyen kulüplerden biridir.
henüz lig şampiyonluklarını görebilmiş değilim. bu sene umutluyum, kenny dalglish adlı yaşayan efsaneden dolayı, çünkü o adam geçen sene ligin dibinden aldığı takımı 6. yaptı. bu sene de ona güveniyorum. raul meireles'in gitmesi ise şok etkisi yarattı. bilseydik alberto aquilani'yi göndermezdik be. ama takım fena değil, steven gerrard da dönünce çok iyi olacak, craig bellamy'nin de fena katkı vermeyeceğini düşünüyorum.
8-0 mevzusuna gelince. o gün her şey o kadar garipti ki. 3'e razıyım dedim, 3'te kapattım uyudum, trajediden sabah haberim oldu. olur, her takımın başına gelebilir görüyoruz. ama o gün ibrahim toraman'ın uzaklaştırdığı top ryan babel'e çarpıp gol oldu mesela, yossi benayoun'a gol vahyi geldi ve adam liverpool'daki en iyi maçını oynadı, falan filan. tam bir talihsizlik, tabii ki böyle bir maç bizi bu iki sevdayı bir arada götürmekten alıkoyamaz. gönül ister ki liverpool, beşiktaş ve as roma aynı sezonda şampiyon olsun. kutlamalar günlerce, aylarca sürsün.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?