en popüler sözlük olan ekşi'de yazar olsam bile girmeyi ve günde tek entry de olsa yazmayı asla bırakmayacağım, kendimi evimde hissettiğim, sık kullanılanlar çubuğumda en asil logoya sahip interaktif sözlük.
ne kadar beşiktaş'lı varsa gelmeli. buradaki insanların hepsi kendi dilinizden konuşan insanlar. çoğunlukla aynı şeylere üzülüp, aynı şeylere sevindiğimiz insanlar.
rağbet görme konusuna girersek; bana göre en büyük nedeni burada tartışma olmaması. herkes beşiktaş'lı olduğu için kimse kimseyle uzun uzun atışmalara girmiyor. düşmanlık olmadığı için insanlar karşıt görüş içeren entry'lere gülüp geçiyor. böyle olunca canlılık ortadan kalkıyor.
mesela şu dnipro'dan transfer etmek istediğimiz stoper için "şutmesafesişutpozisyonu" ağabeyim "gerekli değil, bize fayda sağlamaz" şeklinde bir entry girmiş. ben de kendi kendime "her halde bir bildiği var ki böyle yazıyor" dedim ve başka bir başlığa geçtim. kötülük aramıyorum çünkü adam en az benim kadar beşiktaş'lı (ki ben beşiktaş gol attığında açık söyleyeyim yaşımdan, başımdan utanmadan ağlayan, maç esnasında kalbi ağzından gelecekmiş gibi heyecanlanan biriyim). kötülük aramadığım için de cevap niteliğinde bir entry girme ihtiyacı hissetmiyorum.
şimdi taraftar sözlüğü değil de, normal bir sözlükte, rakip takım taraftarı tarafından aynı futbolcu için girilen entry muhtemelen bir beşiktaş'lıyı irite edecek bir içeriğe sahip olacaktır. bu beşiktaş'lı da cevap vermek niyetiyle başka bir irite edici entry kasacak. sonra bir bakmışsınız başkaları da gelmiş 10 dakika içinde 30-40 tane entry girilmiş. yani entry sayısı kavga katsayısıyla doğru orantılıdır.
sözlüğü bir nebze de olsa canlandırabilecek çözümse; facebook, twitter gibi sosyal medya araçlarında tanıdığınız sayfa sahiplerine sözlüğün reklamını yaptırmaktır. gerçi benim o tip sitelerde hesabım yok. kullanmıyorum yani. onun için o işler öyle kolay mı pek bilmiyorum. sadece bir fikir. ama ben eminim ki bu sözlüğün varlığından haberi bile olmayan binlerce taraftarımız vardır. benim bile 1 yıl önce haberim oldu.
uzun lafın kısası tartışma yok, kavga yok, birbirine küfür eden insanlar yok. mesela dün ya da önceki gün ekşide, fb'nin oynadığı son maçın başlığında aralıksız 25-30 tane, içinde "orospu çocuğu" geçen entry okudum. herkes birbirine küfür ediyor, anneler yerlerde geziyor. hal böyle olunca bu sözlüğe ilgi de olmuyor. çünkü adamın canı sayıp, sövmek, kavga etmek istiyor. ayrıca bu yazdıklarımdan da türk toplumunun genel profili hakkında harika bir beşeri ders çıkıyor.
örneğin; siz neden bu iki "göt"ün aralarında oynadığı maçların "dünya derbisi[ybkz]swh[/ybkz]" olarak lanse edildiğini sanıyorsunuz? çünkü her maç futbol oynamak yerine kavga ediyorlar. taraftarları birbirlerine giriyor. sahanın içinde futbolcular yaka paça, horoz dövüşü gibi üst üste çıkıyorlar. bu da türk insanını eğlendiriyor. yani eğlence anlayışımız kavga ve şiddet bizim. çocukken bile sokakta benden yaşı büyük ağabeyler "sen falancayı dövebilir misin?" diyerek arkadaşlarımla kavga ettirirlerdi beni ve bununla eğlenirlerdi.
pekiyi ya bu iki "göt"ün bizimle oynadıkları maçlar? neden "derbicik" dediler geçen yıl? çünkü beşiktaş çıkıyor top oynuyor, kavga gürültü bilmiyor, bizim çocuklara vursan öyle saf saf etrafına bakıyor, beşiktaş'lı yöneticiler maçtan sonra çıkıp "asarım, keserim" deyip, ortamı gerip, gündem oluşturmuyor. bu da medyanın beşiktaş'ı arka plana itmesine ve "göt"lerin ön sayfalara çıkarılmasına sebep oluyor. çünkü beşiktaş'ta sahada oynanan oyun dışında başka mevzu yok. bunlar ön sayfada olunca lick tv daha çok kazanıyor, "acaba bu maçta nasıl kavga edecekler" deyip daha fazla insan abone oluyor, spor medyası daha fazla gazete satıp, tv'de daha fazla izleniyor, spor yorumcusu kılığındaki soytarılar gevezelik etsinler diye daha fazla malzeme çıkıyor. işin bir de siyasi yönleri var ancak burada tartışması pek yararlı olmayacağı için girmek istemiyorum.
işte bunlar ve bunlar gibi şu an aklıma gelmeyen başka nedenlerden dolayı beşiktaş hem magazinsel, hem de sportif açıdan son yıllarda geriye düşürüldü. bu geriye düşüş de taraftarımızın beşiktaş'a olan genel ilgisini de aşağılara çekti. hasta beşiktaş'lı olan babam sinirlenip, üzüldüğü için beşiktaş maçı izlemez, beşiktaş gündemini takip etmez oldu. önce ilgiyi tekrar artırmak lazım. bu da ligi şampiyon bitirerek olacak bir şey. öyle tek sezonluk şampiyonluklar da değil üstelik. böyle seri şampiyonluklar lazım bize. mesela o beni de mental açıdan etkiliyor. bu sene şampiyon olsak bir daha 7-8 sene daha şampiyon olamayız diyorum kendi kendime. beşiktaş'ın bunu bizim içimizden söküp atması lazım. mesela geçen yıl o kadar üzüldüm ki bu yıl için umutlanmak istemiyorum. demek istediğim, beşiktaş taraftarı şüphesiz cefakardır ancak sürekli üzülmeyi de hiç kimse istemez. taraftarını yeniden ayağa kaldırmalı bu takım ki tekrar bir araya gelsin herkes. yani sözlüğün aktif kullanılmıyor olması kesinlikle sözlüğün suçu değildir.
bu arada ben denizciyim. işim gereği böyle koca koca yük gemilerine binip yine koca koca denizleri, okyanusları geçiyorum. o limandan bu limana savrulup duruyorum. bu süreç de 6-7 bazen 8-9 aya kadar çıkabiliyor. yani bu zaman zarfında evime hiç gelemiyorum. denizin ortasında telefon çekmediği için sevdiklerimle limandan limana görüşebiliyorum. e internet olmadığını anlamışsınızdır sanırım. lafı getireceğim yer, olur da bir gün birden bire yazmalarım kesilirse arkamdan "lan bu da gitti" demeyin sakın. böyle bir şey olursa bilin ki sefer vakti gelmiştir. ancak bu sözlük ve sözlükteki, şimdilik benim için sadece birer rumuzdan ibaret olan hayali arkadaşlarım her zaman aklımdadır. ömrümüz varsa eğer, bırakıp gitmek gibi bir şey söz konusu değildir. daha bir kez daha nağmalup şampiyon olacağız, öyle gitmek var mı?
kartal gol gol gol!!
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?