kaptan'dan yazılar

kaptan
GöZLER FARKLI RENK OLSA DA GöZYAşLARI AYNIDIR
çok küçük yaşta öğretmişlerdi...
iki rengin, diğer tüm renklerden daha önemli olduğunu...
Tüm renkleri sevenlere de...
Sadece kırmızı beyazı seçenlere de saygım sonsuz...
Ama açık konuşmak gerekirse iki rengi diğerlerinden kayıranlara saygım...
Daha bir sonsuz...

Bizler onlarız...
Hani hep tercih yapmak zorunda kalıp, renklerini seçenler...
Siyah & Beyaz...
Sarı Lacivert...
Bordo & Mavi...
Sarı & Kırmızı...
Kırmızı & Mavi...
Turuncu Beyaz...
özünde beyaz, bembeyaz...

Hepimize uzun yolları, parasız günleri, aşk yaralarını hatta ölümleri unutturan, acısını hafifleten, merhem olan, basit, zararsız bir sevdamız var...
Takımlarımızı, koşulsuz, şartsız ve en önemlisi karşılıksız sevmek...

Beni bilen bilir, naçizane, kendime göre Beşiktaş'lıyımdır...
iyisini kötüsünü tartışmak bana düşmez, tribün bilir, eş dost bilir...
Susarım, saygı duyarım...

inkar edemem, annem hastayken ameliyat parası toplayan dostlarım var benim...
Paketindeki çekirdek, taaki adam başı bire tane düşene kadar payşalan dostlarım...
Deplasman otobüsünde uyuyup da, başım omzuna düştüğünde...
Sırf uyanmayayım diye kıpırdamadığı için kaskatı kesilip...
3 gün baston yutmuş gibi dolaşan dostlarım...
Ayrılığımda koşan, kavuşmamda koşan, düştüğümde koşan, adımı duysa koşan dostlarım...
Renklerine sarılıp, hayata meydan okuyan..
Hayata tutunan...
Hayata dönen...
Hayatın ta kendisi olan dostlarım var...

Kavgada omuz omuza...
Sofrada yan yana...
Hayatta dip dibe...
Ama hep destek tam destek...

Bir de sevdamız var...
Hepimizin sevdası...
Tünelin sonundaki ışığı...
Denizin bitimindeki ufku görmeden inandığımız...
Sevdiğimiz sevdalarımız...
Fenerbahçe'miz...
Galatasaray'ımız...
Trabzonspor'umuz...
Karabük...
Bursa...
Tavşanlı...
Say say bitmez...

Hissiyatlar farklı olmadı ki asla...
Takımı için, 1 hafta okula yürüyerek gitmiş...
1 hafta kahvaltı etmemiş...
1 hafta aç gezmiş bizlerin, hissiyatları nasıl farklı olabilir ki...

Ben, bugün tribünde yeri belli, yurdu belli olan ben...
Babamın cebindeki son parasıyla...
Beşiktaş'ın mağlup olduğu bir maçın sonrasında...
Bana forma aldığını...
Cebimde 3 kuruş paramla, sadece o havayı içime çekebilmek uğruna...
Annemin, okulda yemem için elime tutuşturduğu ekmeği cebime koyup...
Köyiçi'nde maça gideceklerle eğlenip...
Birinin beni içeri sokması umudu, tedirginiliği ve mahsunluğu ile yürüdüğüm...
Sonu mabedime...
Sonu ikinci evime...
Sonu anneme, babama, kardeşime çıkan o çınarlı yollarda...
üşüyüp, ıslanıp yine de dibine kadar mutlu olduğum günleri nasıl unuturum...

Ben, nasıl ihanet ederim ki bana bunları hissettiren sana Beşiktaş..

Ya da sen ihanet edebilir misin Bercan, Bahadır, ismail, Gökhan...
Gözde, Pınar, Didemim, Servet Babam, Dayım Niko...
Fenerbahçe'ye ihanet edebilir misiniz...

Yusuf, Yaşar, Utku, Gökhan, Alper Sena, Burcu, Gamze...
Annem...
Galatasaray'a ihanet edebilir misiniz...

Meşale dumanıyla...
Uzun yolların soğuğuyla...
Yağmur'un...
Karın ıslaklığıyla...
iyi günle, kötü günle...
Hastalık ve sağlıkla yoğrulmuş sevdanıza, ihanet eder misiniz...

En karşılıksız aşklardan biri, hatta belki de teki değil mi bu...
Hangimiz farklı hissediyor ki...

Saldırıyorlar sebebini bilmediğim bir şekilde anılarıma, çocukluğuma, yalnızlığıma ya da kalabalığıma saldırıyorlar...
Sebebi ihaledir...
Sebebi 3 kişinin bir araya geldiğinde konuşacağı kadar büyük olan bu gücü ele geçirmektir..
Sebebi, anlatılanlardır ya da anlatılmayanlar, orası şerefinize kalmış...
O zaman ben sorayım kimsenin sormadığını...
Aklına gelmeyeni...

Bizler, aşklarımıza rest çektik...
Yol verdik yeri geldi ailemize bile...
Köpekler gibi mesailere kaldık, yollara düştük, yerlere düştük...
Aşımızdan kestik, yolumuzdan kestik...
Varlığımızdan, hayallerimizden, sesimizden, sağlığımızdan geçtik...
Bizler sadece sevdik...
Neyin ne olduğunu bilmeden...
çocuğumuzu omzumuza aldık...
Tuttuk elinden sevdiğimizi...
Kimi zaman da yalnız...
Sevdamıza geldik...

Söyleyin..!
Bizim günahımız neydi ki...
Hayatta en çok sevdiğimiz şeylere ihanet ettiniz...
Onlara zarar verdiniz...
şampiyonluklar mı bekledik...
Başarıdan başarıya koşmak mı...
Altyapımdan yetişme tek topçumu değişmem en kralına...
Ne bekledik peki transfer mi...
Yalan olan sizsiniz...

Bugün haklarında tutuksuz yargılama kararı verilen Adalı, Havutçu ve Ateş elbette ki söylemlerin dışındadır…
Yarın aklanarak dönecek olanlar da öyle, sonuna kadar…
Ama bu oyuna sebep olan, alet olan, başlamasına katkısı olan, bunu bize oynayanlara…
Ne hakkımı helal ediyorum...
Ne affediyorum hiçbirinizi...
Başta Beşiktaş tribünlerindeki büyüklerim, dostlarım ve kardeşlerim olmak üzere...
Diğer tüm tribün büyüklerim, dostlarım ve kardeşlerime...
Yolumuz deplasmanda, tribünde, kora kor kavgada kesişmiş tüm tribüncülere selamlar olsun...

Sokaktan oyna..!
Kaldırımdan desteklemeyen namerttir..!!!
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol