yarısından çoğu açık olmasına rağmen ünvanı her geçen gün daha da sağlamlaşan tribünümüzün adıdır...
evden farksızdır, hatta neredeyse önce gelir çünkü her yerden kaçıp eve gidilebilir...
ama evden kaçınca en çok gidilmek istenen yer kapalıdır...
içinden -yahu boş olsun ne fark eder, alır iki biramı sebanın top sürüşünü seyrederim, rızaya attığı pası görürüm, haydi rıza, metin boş diye bağırırım, metin topu feyyaza indiriken hafif ayağa kalkarım, bağırırım bir başıma goool diye...
çıkış tüneline bakar, hasreti bağrıma basar, beklerim...
o günü beklerim...
beşiktaşımın çubuklularıyla sahaya çıkacağı o ilk maçı...
gözlerim dolar biramı yudumlarken...
onuru ararım, dilek anneyi, veledimiz nartı, mustafayı, iremi, tuncayı, emrahı ararım...
ilkeri, ufuğu, sibeli, ali abiyi, tolgayı...
ararım sorarım ararım seni her yerde sorarım ıssız gecelerde kanarya nerde diye de devam eder bu aramam...
şimdiden özledim kapalıyı ne yalan söyleyeyim...
böcekler yiyeceğine bedenimi...
yakın da köşelere koyuverin ne olur...
başka yeri kabul etmeyecek belli oldu gece gece saran efkardan...
işte öyle bir şey...
dünyadaki en açık kapalı...
en delikanlı kapalı...
dediğim başlıktır deyip formata uydurduğumdur...
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?