dünya üzerindeki en onurlu davranışlardan bir tanesidir.
hükümetler de istifa edebilir. sanıldığı gibi ülkede karışıklık, kaos, kargaşa çıkmaz. nasıl bir kulüp başkanı, federasyon başkanı istifa ettiğinde o kurumlarda kargaşa çıkmıyorsa; hükümetler istifa ettiğinde de ülkede kargaşa çıkmaz. bunu söyleyenlerin ya aklından zoru vardır ya da mevcut yöneticilerden devasa boyutlarda çıkarları vardır.
uzağa gitmeye gerek yok. 1999'da oluşan üçlü koalisyon hükümetini ele alalım. ne oldu o koalisyon hükümetine? ülkeyi idare etmekte zorluk yaşadılar, bazı olayların altından kalkamadırlar ve erken seçim kararı aldılar. peki bu erken seçim kararını alırken koalisyon ortağı olan üç parti de bilmiyor muydu en az bir dönem meclis dışında kalacaklarını? bal gibi de biliyorlardı. ama ülkelerinin refahını düşünerek kendi çıkarlarını hiçe sayabildiler.[ybkz]swh[/ybkz]
peki 2002'deki erken seçimlerde ne oldu? seçmen genelinin adını bile duymadığı adamlar tarafından kurulan bir parti ezici bir çoğunlukla iktidara geldi. bu tarihi anı kimse unutmamızı beklemesin. terör sıfıra indirilmişti. ölen asker sayısı sıfırdı. yazıyla sıfır, rakamla 0. açın bakın 2002-2011 yılları arasında ölen asker sayısına. hangi yıl sıfıra inmiş?
sen terörü sıfır noktasına gelmiş bir ülke devralacaksın sonra icraatlarınla terörü hortlatacaksın ve hiçbir şey yokmuş gibi yoluna devam etmek isteyeceksin. bey baba çok pardon ama senin götünü sikerler.
sen seçimlerden önce kontrolün altındaki mit'i pkk ile görüştüreceksin. ateşkes kararı aldıracaksın pkk'ya. 6 ay, 7 ay silah sesi çıkmayacak dağlarda. ama seçimler geçtikten sonra ülke kan gölüne dönecek. ve sen hala kameraların önüne çıkıp muhalefeti ve medyayı eleştireceksin. hacı dayı seni götünden sikmek bile az kalır biliyor musun?
ama sen de haklısın. karşındaki halk öyle bir halk ki:
sattığın devlet kurumları için 'iyi çalışmıyorlar, devlete zarar ettiriyorlar.' diyorsun 'haa doğru söylüyor lan aslında.' karşılığını veriyor.
içeriye attığın gazeteciler, bilim adamları, paşalar için 'darbe yapacaklardı. aha bak belgesi de var. hem kararı biz vermiyoruz yargı veriyor.' diyorsun 'artık darbe olmasın. darbe çok kötü bir şey yav.' karşılığını veriyor. hiç elindeki belgeye, bilgiye bakmıyor.
bir anayasa hazırlıyorsun; içine her telden düzenleme getiriyorsun. araya da 1-2 tane kritik madde koyuyorsun yargıyı ele geçirmek adına ve karşındaki kuru kalabalık 'sivil anayasa yehuuu' diye seviniyor.
tüm dünyayı ekonomik kriz vuruyor. tüm ülkeler kan ağlıyor, sen çıkıp 'kriz bizi teğet geçecek. hamdolsun çok sağlam ekonomimiz var bizim.' diyorsun 'biz artık güçlü bir ülkeyiz. bize bir şey olmaz inşallah.' cevabını alıyorsun. sonra kriz teğet geçmiyor götümüze giriyor. aynı halk 'tüm dünya etkilendi. bizim de etkilenmemiz normal.' diyor.
öğrenciler sokaklara dökülüyor 'parasız eğitim' diyorlar. çıkıp açıklama yapıyorsun 'bu goministlerin kendilerine bile faydalar yok yav. ülkeye nasıl faydası olsun bunların.' ve halk sana alkış tutuyor. 'bravo başbaganım. bu goministlere bırahma bu ülkeyiii'
bir demokrasi, bir özgürlük şarkısı tutturmuşsun gidiyorsun. bu halk hiç demiyor ki 'ulan demokrasi, özgürlük tamam güzel de bu içeri atılanlar ne olacak? adamlar 3 yıldır hapiste amına koyim.'
bir operasyon yaptırıyorsun. ülkenin en saygın iş adamlarını, en önemli kulüplerin yöneticilerini, çalışanlarını içeri attırıyorsun. adına da 'şike' diyorsun. ve bu halk sırf adı geçen kulüplere olan nefreti, düşmanlığı yüzünden 'zaten yapmıştır onlar. hepsinin canı cehenneme.' diyor.
senin işin de zor be kardeşim. 'ülkeyi adam gibi yöneteyim' desen hangi halk için yapacaksın bunu? sen en güzelini yapıyorsun aslında. öyle göte böyle yarak deyip; bu uyuyan, tepkisiz halkın ağzına sıçıyorsun. benim sana kızabilmem, tepki gösterebilmem mümkün mü? ben seni sadece tebrik edebilirim kardeşim. bravo sana!
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?