ilkokulda çok haylazdık sınıfça, çok dayak yerdik. okuldaki öğretmenlerin görevleri arasında bizim sınıfın erkeklerini nerede görse dövmek de vardı. o derece yani.
halt işlediğimiz ortaya çıkınca ders esnasında nöbetçi öğrenci sınıfa gelip müdürün odasına çağırırdı bizi, orada da dayak yerdik. bir gün nöbetçi öğrenci geldi beni tek çağırdı müdürün yanına. sıçtık dedim ya. kalabalık olursak kalabalık içinde sicili en temiz olan ben olduğum için az dayak yerdim ben hep. bu sefer bire bir girecek bana. ulan böyle bir stres yok. bir de ders esnasında değil teneffüste gelsin demişti. o ders bitmedi hiç gözümde. neyse teneffüs zili çaldı, bizim fırlamalar deli danalar gibi kutu kola şişesinden top yapıp maç yapmaya çıkarken bana acıyan gözlerle baktılar hep. ben gittim müdürün odasına, yüzüme bile bakmadan "ne var ne oldu" diye kızarak sordu. ulan sen çağırdın bana niye kızıyorsun.. "beni çağırmışsınız" dedim. "sen kimsin" diye sordu. "genckartal301" dedim. elinden kalemi bıraktı. eyvah dedim içimden. "nasılsın oğlum" diye sordu anlam veremedim "iyiyim" dedim. "harçlığın falan var mı?" diye sordu, içimden ağam benle eğlenir diye düşünürken "sağolun var" dedim ama halen tekme tokat gelmedi onu bekliyorum ben hazır vaziyette. çekmeceyi açtı bir kağıt çıkardı. ben aha boku yedik okuldan atılıyorum diye derde düştüm bir an, boğazım düğümlendi. "al bunu babana ver bir baksın bakalım ne yapıyormuş" dedi. beni kendisi dövmeyecek babama dövdürecek diye biraz rahatladım. kağıdı elime bir aldım baktım ki "trafik cezası!!!" ulan böyle bir rahatlama olamaz ya. akşam babama verdim kağıdı, "al geri götür ödesin it" diye cevap verdi. ulan ben o kağıdı müdüre nasıl götüreceğim... ertesi gün altıma ede ede müdür'ün odasına gittim "zamanı geçmiş kem küm" diyerek kağıdı geri verdim, tokat atmasına mahal vermeden odadan kaçtım.
(bkz: bu da böyle bir anım işte)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?