four four two

forzaquila
dünyanın en prestijli futbol dergisi. bunun britanya edisyonu şahanedir,futbolu seven adam için her ay mutluluk sebebidir.[ybkz]swh[/ybkz]

türkiye'de 6 senedir yayımlanan dergi türkiye'de bir türlü olması gereken satış rakamlarına ulaşamamış durumda, yamulmuyorsam 10 bin civarı bir satıştan bahsediliyordu. ekşi sözlük hiçbir siki beğenmeme timi üyelerine bakılırsa bu çağda dergi işi zor, haberler falan zaten internette var hep, neden dergi alınsın?

e karikatürler de her yerde var, niye her hafta penguen, uykusuz, leman falan alıyoruz? [ybkz]swh[/ybkz] bu bir kültürdür,çizgi roman, dergi gibi şeyler biriktirilir, sahibi için çeyiz değerindedir. ilk sayısından beri sadece 2 sayısını kaçırdım derginin, onun dışındaki tüm sayılar evde duruyor, 'bu bir kültür olayı ercan'[ybkz]swh[/ybkz]

röportajlarını beğendiğim dergidir bir de, türkiye edisyonunda hilal gülyurt'un yaptığı röportajları severek okurum, röportaj dediğin şey bir insanı tanımak için en büyük rehber. itici gelen birisinin röporatajında anlattığı şeyler ona ısınmanızı sağlayabilir, ya da emekli futbolcularla yapılan röportajlar genç futbolseverlere ülke futbolunun dünü hakkında önemli bilgiler verebilir. kaldı ki fourfourtwo dünyanın en prestijli futbol dergisidir ve röportaj yaptığı isimler arasında diego maradona,pele,messi,ronaldo,rooney,gerrard,eusebio,beckenbauer...kim yok ki, herkes vardır.

en az 55 milyon teknik direktörün bulunduğu bir ülkede böyle bir derginin satış rakamının bu kadar az olması bile neden futbolumuzun bu halde olduğunun kanıtıdır bence. dünya futbolundan anladığı şey playstation cafeye gidip real-barça maçı yaparken gol kaçırınca 'ananısskim messi' diye bağırmak olan tipler, telegol gibi programların prim yapmasına sebep olan kitleler bulundukça da böyle devam eder. şu ülkede yayımlanan birkaç futbol dergisi var zaten; fourfourtwo, goal, futbolextra ve tff'nin çıkardığı tam saha.[ybkz]swh[/ybkz], hayır işte, sırf teknoloji gelişti diye dergi kültürünü dinamitleyeceksek 'elin ingilizi' sahiden enayi. adamlar statta dağıtılan maç günü programlarını biriktiriyor, o programları internet üzerinden satın alıyorlar.

ha eğer bu itirazlarda bulunanlar gerçekten internetteki blog ve sayfaları takip ediyorlarsa ben ona da razıyım. yeter ki futbolu değişik perspektiflerden takip edebilsinler, ama türkiye'de blog yazarlığının da gelişmediğini görünce nasrettin hoca'nın meşhur sözü geliyor aklıma;

- bak hatun! şu gördüğün bizim kedi tam iki kilo geldi. aldığım et de iki kiloydu. bu tarttığım kedi ise, et nerede? yok bu tarttığım et ise, kedi nerede?!
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol