sadece çarşı'yı değil beşiktaş taraftar profilini yansıtan oluşumdur. evet evet hepimizin görünümü böyle aslında. benim, senin, bizim, hepimizin.
(b: neden) mi?
(b: "lan bi saçmalama. siktir git manyak herif!") mi?
hemen açıklamamı da yapayım o zaman:
burada forza'ya atıp tutanlarla, çarşı'ya "satılmış koyduklarım!" diyenlerle geçen sezonun başına veya devre arasına geri dönüp dışardan halimize bakabilsek keşke.
(b: guti, quaresma, simao, fernandes, almeida geldiğinde tüm stadı doldurup "delirt bizi başkan, çıkar bizi baştan" diye bağıranlar...)
(b: stada gidemeyip evinde televizyonunun başında "vay amına koyim! bu adama da o kadar küfrettik falan ama cidden harika iş yaptı lan. bu adamları getirdiği yetmiyormuş gibi bir de schuster'i getirdi. valla helal olsun" diyenler...)
(b: "robinhooooooo" nidaları atanlar...)
ne oldu? sensin değil mi bu? benim değil mi bu?
arkadaşlar bizler (hepimiz, tüm beşiktaş taraftarı olarak) bu adama yıllardır küfretmiyor muyuz? yıllardır "yaa allah aşkına siktir git! yeter ulan artık!" demiyor muyuz? eee eyvallah. bu adamı seven, sayan kimse yok zaten.
ammaa sen, ben eğer geçen sene bu transferler gerçekleştiğinde bir kereliğine de olsa, öylesine de olsa, anlık da olsa "helal olsun lan! inşallah adam olursun da bizi haksız çıkarırsın." dediysek -ki eminim ki hepimiz dedik bunu- şu anda forza'ya tepki göstermenin, kızmanın, küfürler etmenin bir anlamı yok. orada da aynı senin gibi insanlar, senin gibi beşiktaş aşıkları var. ancak aramızda ince bir fark var. o adamlar bir şeylere, birilerine bağlılar. bağlı olmak zorundalar çünkü. ne yazık ki güzel ülkemin her yerinde bu düzen bu şekilde işliyor işte. sen orada aldığı emri, kendisine verilen talimatı yerine getiren adama niye küfrediyorsun ki? o adama niye kızıyorsun ki? sen o talimatı veren adama kız, talimatı veren adama küfret. asıl suçlu o çünkü. şayet bunun adı sansürse -ki sansür- bu sansürü emreden kimse ondan hesap sor. çarşı'ya, forza'ya sallama buradan veya başka bir yerden. hiç boşuna efelenmeye gerek yok. sen geçen gün demirören'e küfrediyordun, dün alkışlıyordun, bugün yine küfrediyorsun. bu adamlar da geçen gün küfrediyordu, dün alkışlıyordu, bugün de sessiz kalıyor. ama işte sen bireysel takılıyorsun, bu adamlar organize takılıyor. önceki başkanlar tribünlere karışmıyordu, işlerine bakıyorlardı. ama bugünkü başkan önce tribünleri ele geçirmek istedi. ve en büyük, en etkili, en saygın, en otoriter yer olan çarşı'dan daldı olaya. ve geçen gün kendisine küfreden çarşı dün kendisini alkışlayınca hazır fırsat yakalamışken hoopp aldı avucunun içine bu adamları. ve çarşı bugün ne alkışlıyor ne küfrediyor. daha doğrusu ne etliye ne sütlüye politikasını benimsemiş durumdalar. "suya sabuna dokunmayayım benim başım yanmasın" demekteler. neden peki? senin, benim, bizim...hepimizin yüzünden. çünkü ortada bir yanlış varsa bu yanlışı sadece çarşı veya forza değil bütün beşiktaş taraftarı, bütün beşiktaş camiası yaptı.
(b: not:) geçen seneki transferlere rağmen, schuster'e rağmen bir anlık bile olsa içinden "lan yoksa bu demirören artık düzeliyor mu?" demeyen varsa alnından öperim! ama tabii boşuna kendinizi kandırmayın hacılar. hepimiz dedik bunu. kimimiz yüksek sesle dile getirdi kimimiz de içinden geçirdi.
(b: not2:) keşke çarşı'nın, forza'nın tutumu eskisine dönse de ben de göt olsam. gerçekten çok istiyorum bunu. evet. göt olmak istiyorum. çarşı'nın beni göt etmesini istiyorum. umudum var mı? az biraz umut parçacıkları var işte içimde. göt olmam için yeterli mi? hiç bilmiyorum. sonuçta çarşı bu. ne zaman ne yapacağı belli olmaz.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?