gerçekçilik ayağına insanı sinirden kendine musallat eden bir durum. hiç de gerçekçi değil.
ulan anladık oyunun dinamikleri var, tüm golcüler sakatlığı tadacak, mecburen nobre'yle oynayacağız birkaç hafta tamam da, tüm savunmacılar niye sakatlanıyor? sizin oyun mantığınız yüzünden ersan gülüm sol bek oldu çıktı, sivok desen orta sahada takılıyor, hilbert ne yaptığını bilmiyor ne sağ bek ne de açık, bazen onu ileri çekip geride furkan şeker'i oynatıyorum, takım yap boz tahtasına döndü be birader.
en efsanesiyse fm09'da rangers fc ile oynarken başıma geldi. şampiyonlar ligi'nde grup maçında schalke ile karşılaşıyorum, kazanmam şart. iyi de başladım 2-0 öndeyim, mcgregor kırmızı kart gördü, besmele çekip oyuna yedek kaleci neill alexander'ı aldım, 60'da sakatlandı bu, oyuncu değişiklik hakkımız da kalmadı..doldu! doldu! skor o arada 3-1, çıkardım alexander'ı, kaleye orta sahadan anders svensson'u koydum,'hadi olm sen yaparsın, sen de askersin sen de vikingsin' diyerek gazladım, ama adam ne yapsın, kuranyi geleni geçeni gol yapıyor... yine de kadıköy'deki 4-3'lük galibiyet misali, son dakikada steven naismith'in ayağından gelen golle 5-4 kazandım da kendime gelebildim. o maçtan sonra 3 ay rehabilitasyon gördüm, insanlara güvenemedim, sakatlanırım diye dışarı adım atamadım...işte bu da böyle bir anım.
ek: bunun daha ekstrem örneği de iki oyuncunuzun antrenmanda çarpışıp sakatlanması. ya ben neyse bir şey demiyorum tamam...
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?