ertuğrul sağlam'ın "süratli forvetleri hücuma dönük sağ kanat oyuncusu yapayım da dünya futboluna adımı yazdırayım" mentalitesinin kurbanı (vurgula: sarı). filip holosko, (vurgula: vestel manisaspor)'dan bu takıma transfer edildiğinde hızlı, sezgileri iyi ve gol vuruşu da orta kalitede bir oyuncu idi. bilen bilir juventus'un da takibe aldığı (transfer etmeyi düşündüğü demiyorum) bir futbolcuydu. devre arası (vurgula: beşiktaş)'a geldikten sonra gösterdiği performansı anımsayalım. iddia ediyorum ne zaman ki ertuğrul sağlam , devison rogerio da silva bobo ile ikili forvet oynatmak yerine kendisinden hücuma dönük sağ kanat oyuncusu olarak faydalanmak istemiştir; işte o vakit bu adamı (vurgula: holosko) yapan özellikleri birer birer körermeye başlamıştır. ne yazık ki sonraki hocalar da bu modaya uymuş, holosko'nun forvet orjinini gözardı ederek kendisini sağ kanat oyuncusu olarak değerlendirmeyi(?) tercih etmişlerdir. bu anlayıştan 2012 yılı mart ayı itibariyle elimizde yıllık kontratı 2 milyon avroyu bulan bir enkaz kalmıştır.
yakın geçmişte bundesliga'nın orta sınıf santraforlarından iken -(vurgula: bochum vfl ) dönemini hatırlayın lütfen- ve slovakya milli takımının as hücumcusu olan stanislav sestak'ın bugün bursaspor'da maruz kaldığı muamele bu filmin devamı niteliğindedir. yönetmen yine aynıdır.
eminim şu an (vurgula: hansa rostock ) forması giyen ama gerçek anlamda bir fc nürnberg efsanesi olan bir başka slovak santrafor (vurgula: marek mintal ) (çok ağır bir sakatlık geçrimeseydi şu an muhtemelen bayern münih'te oynuyor olacaktı) de es kaza türkiye ligine gelseydi, sonu değişmezdi.
bu oyuncuların ayaklarına başkalarının kramponlarını giydirmekten vazgeçersek kim bilir belki de iklim değişir, akdeniz olur.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?