bağımsız hareket etme noktasında problem yaşadığını düşündüğüm yönetimdir. şöyle ki 1 nisan 2012 beşiktaş samsunspor maçı'nın hemen sonrasında yazılı ve görsel spor medyasının ağız birliği ederek carlos carvalhal'in bir an önce gönderilip yerine tayfur havutçu'nun getirilmesi yönündeki telkinlerden yoğun bir şekilde etkilenmiştir.
kararın doğruluğunu veya yanlışlığını bir kenara bırakacak olursak fikret orman'ın gerek adaylık sürecinde gerekse başkan olduktan sonra teknik kadro konusunda yöneltilen sorulara -bana göre olması gereken şekilde- takım hali hazırda bir teknik direktörünün olduğunu, lig sonuna kadar mevcut ekiple devam edildikten sonra yönetim kurulu ile bir durum değerlendirmesi yapacağını söylediğini hatırlayalım. fakat medya'da (vurgula: carvalhal)'in gönderileceği/gönderilmesi gerektiği yönündeki haberlerin sıkça çıkmasından sonra bu tip bir görev değişikliği açıkçası biraz nahoş olmuştur.
elbette böyle bir karar (vurgula: beşiktaş yönetim kurulu)'nun tasarrufundadır. ancak arzu edilen, bu kararın spor kamuoyunda böyle bir beklenti oluştuğu için değil; bizzatihi yönetim kurulunun göreve geldiğinden beri bu yönde bir düşüncesi olduğu ve bunu uygulamaya koymayı düşündüğü için alınmış olmasıdır. eğer bu hamlenin ardından kendilerine mikrofon uzatılan kişiler "beklenen bir karardı" şeklinde yanıt veriyorsa bu beklentiyi yaratan yönetim kurulu değil, bu yanıtı verenlerdir. hele ki kendi tuttuğu takımların teknik direktörü olarak akıllarından geçirmeyecekleri kişileri (vurgula: beşiktaş)'ın başına geçmesi için önerenler vardır ki bu daha ayrı bir parodi konusudur.
şimdi tayfur havutçu'nun play off sonuna kadar takımın başında kalacağı söyleniyor. şayet öyleyse bu da sıkıntılı bir durumdur. mesela bu karar, sonuçlar ne olursa olsun geçerli olacak mıdır? beşiktaş'ın ikinci olarak şampiyonlar ligine ön elemelerden katıldığını düşünelim. mali anlamda küçülme kararı alan kulüp, ilk ön eleme turunu geçtiğini varsayarsak muhtemeldir ki ikinci ön eleme turunda avrupa'nın başaltı takımlarından birisiyle eşleşecektir. bu turda elenmesi de çok sürpriz sayılmaz.
peki sezona yeni bir teknik adamla başlama düşüncesi varsa, yukarıdaki durumla karşılaşılması da kuvvetli ihtimaller arasındayken, bu olasılığı en aza düşürmek adına play off'a önümüzdeki sezon çalışılması düşünülen teknik adamla girilmesi daha mantıklı olmaz mıydı? bu sayede şampiyonluk mücadelesi vereceği takımlar karşısında ekibini daha iyi analiz ederek, eksikleri tespit edebilme olanağı yakalamaz mıydı? ne dersinizzzzzzzzzzzzzzz? "evetttt gidiyorum bu başkannnnn" dediğinizi duyar gibiyim sevgili beşiktaşlılar.[ybkz]swh[/ybkz]
bir başka merak konusu ise, olası bir ikincilik hâlinde, (vurgula: havutçu)'nun (vurgula: beşiktaş)'ın başına getirilmesini empoze edenlerin, önümüzdeki sezon için de takımın başında kalması için kulis yapıp yapmayacaklarıdır. yaptıkları takdirde bundan etkilenmeyecek bir yönetim kurulundan bahsedebilir miyiz?
çok uzatmayalım. bizden sonra yayına girecek programa da ayıp olmasın. açık konuşursak, (vurgula: beşiktaş) yönetim kurulu almış olduğu bu kararla, uzun vadede yaşanabilecek hayal kırıklıklarını öngörerek önümüzdeki sezon da kendisi ile çalışılması ihtimaline karşı (vurgula: tayfur havutçu)'nun süper final sürecinde başarısız olmasını dileyen ya da yaşanan başarısızlıktan bu anlamda hiç de mutsuz olmayacak bir taraftar psikolojisi yaratmıştır.
rıdvan dilmen ile sergen yalçın el ele verip rehabilite ederler artık tribünleri.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?