işte nick hornby'nin kitabından bazı alıntılar
"arsenal maçi olduğunda bütün işleri iptal etmemin sonsuza kadar süremeyeceğini biliyordum. ileride bir gün mutlaka oğlumun mezuniyeti, kizimin balosu gibi elzem şeyler arsenalin maçina denk gelecekti ve ben ikisi arasinda seçim yapmak zorunda kalacaktim... 2025 yilinda oğlumun ya da kizimin, psikiyatristin koltuğuna uzanmiş "babam arsenali bana tercih etti" dediğini görebiliyordum..."
ben futbolu eğlenmek için izlemiyordum. her yerde eğleniyordum ve eğlenmekten gına gelmişti. her şeyden öte sebepsiz mutsuzluğu yaşayabileceğim, sessiz kalıp endişelenip kederlenebileceğim bir yere ihtiyacım vardı. benim de kendime gore üzüldüğüm şeyler vardı ve takımımı izlerken bu duyguların dışarı çıkmasına izin verebiliyordum.
ancak beni en çok etkileyen bu;
i fell in love with football as i was later to fall in love with women: suddenly, inexplicably, uncritically, giving no thought to the pain or disruption it would bring with it.
çevirmenin çabalaması: futbola da sonraları kadınlara olacağım gibi aşık olmuştum;aniden,açıklanamaz bir şekilde,beraberinde getireceği acı veya düzensizliği umursamadan.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?