evdeki taharet musluğuna ve kalorifer peteğine sarılıp çılgınca ağlamak

kerami pestenkerani
sakal kılımdan çok sivilcelerimin çehremi sarmaladığı lise dönemimde 10-d'deki nermin'in eteğinde teyakkuz halinde bulunurcasına sıkı ve geniş götü, üşüdüğü için her teneffüs sınıfının karşısındaki kalorifer peteğinin aralarını doldururdu. bu durum bana, ağzı kapandığında dişleri karşı cephedeki dişleriyle bütünleşen bir timsahı hatırlatırdı. her okul çıkışında uzun koridorda koşarak, kalorifere iki metre mesafe kala da ayaklarımı boşa alıp zeminde kayarak allah'la vuslata erişen bir derviş gibi peteği kokluyor, öpüyor, dilliyor ve sevinçten eşek gibi ağlıyordum. bir gün hoca kameradan görmüş neriman'ın adet kokusu sinmiş peteği koklarken beni. sallapati durarak yayık yayık güldüm, tokat attı.

taharet musluğuyla pek bir ilişiğim yok. yalnız ağzımı dayayarak kana kana su içtiğim ve babam beni kemerle dövdüğü anlarda tuvalete kapanıp ağlarken sesim duyulmasın diye taharet musluğunu açtığım çok olmuştur. sanki hıçkırarak ağlamama o da ortak oluyor, derdimi benimle paylaşıyordu taharet musluğu.
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol