Gideceğimiz yeri biliyoruz
izler var
gideceğimiz yeri biliyoruz
izler var
bizden önce bırakılmış.
sulardan yine nisan.
suların güneşine değil
diplerin güneşine bakıyoruz.
kolcuların vesayetini şi’rin âhı ile okuduğumuzdur.
birzaman geçtiğimiz yol
buğday tanesine rüzgârın yazdığı dua
çakır kayanın tanıklığı
susamışlığının önceki günü
başağın.
bunları yolun koruk bağında bırakmayalım, diyorsun
tütün yaprağına sarmışız, bu değerledir
açıp bakalım:
okunamayan kurşun kalemi
yemenisine tarih
düşülmemiş güzergâhın.
geçit bize el eder
al şimşeğin
mor şimşeğin ebrusunda:
tek bir kelime kalmış olsun
tek bir kelimeden aklın nârına çıkalım.
kolcular görmez bunları, diyorsun:
onlar görklü ambarı isterler
ceylan derisine kazınmış mülkü
sırlı hartayı.
gideceğimiz yeri biliyoruz:
bir kıyıya varmak iztiyoruz
kıyının heybesine
sırtımızdaki sancıyı mı indireceğiz
yoksa çakılların kumundan
bir şarkı mı söz verilmiş bize.
bunları bilmezdik önceleri:
zeytinin göksel teni ve
laika’nın tuzu
aklımızı çelebilir:
adını arıyoruz kara gökten ışık
devşiren balıkçı ağının.
……….
biz
gideceğimiz yeri biliyoruz.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?