beşiktaş'a transferi konuşulmaya başlandığı andan itibaren büyük tepkiyle karşılanmış ve inönü'deki ilk maçta (yanılmıyorsam) maç öncesi tüm futbolcular tribüne çağırılırken, o çağırılmamıştır. ancak kendisi o kadar profesyoneldir ve böyle şeyleri o kadar aşmıştır ki, bunlara aldırış etmeyip yalnızca görevini yapmış, formanın hakkını vermek için canını dişine takmış ve sonuna kadar hak ettiği desteği, sahiplenilmeyi 3 kasım 2011 beşiktaş dinamo kiev maçında görmüştür. bazı trabzonsporlu taraftarlar, haklı olarak "bizdeyken kasaptı şimdi böyle diyorsunuz." şeklinde tepkiler veriyor. ben bu tepkileri anlamsız buluyorum, çünkü taraftar olmak, taraf olmak böyle bir şey. "tanısan seversin aslında" diye bir söz vardır ya, o hesap. çoğumuz oturup trabzonspor'un bütün maçlarını izlemiyorduk geçen senelerde (halen de izlemiyorum şahsen); bizi en çok ilgilendiren, beşiktaş ile oynanan maçlardı. bu maçlarda da egemen, önemli oyuncularımızı sakatladığı için kendisine karşı tepkiliydik, bağrımıza basacak halimiz yok. ancak egemen'in, beşiktaş'a geldiği günden itibaren, formanın hakkını vermediği tek maç dahi olmadı. pek çok oyuncudan daha fazla savaştı. beşiktaş taraftarı'nın, kendi ruhunu yansıtan böyle bir adamı sahiplenmemesi söz konusu değildir asla. bu nedenle egemen korkmaz, bundan böyle beşiktaş taraftarı'nın baş tacıdır, kartal ruhuna kurban olunası gladyatörümüz'dür.
https://fbcdn-sphotos-a.akamaihd.net/hphotos-ak-ash4/316242_10150365867786731_83437026730_8616015_966392891_n.jpg
not: kiev maçının sonunda, tribünlerin ısrarına dayanamayıp, çıkış tünelinde yarı yoldan dönüp sahaya gelerek çektirdiği o üçlüyü, hayatım boyunca unutmayacağım. öyle hırslı, öyle içtendi. helal olsun.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?