ligde 7 maç sonra gelen mağlubiyetle, kendisinin yeterliliğine dair tartışmaları tekrar alevlendiren teknik adam.
öncelikle şuradan başlamak gerekiyor, 16 maçta 35 puan toplayan, avrupadan takımı grup lideri olarak çıkaran teknik adam başarısız mıdır? bu önemli bir done, çünkü yakın geçmişten tanıdık bir senaryoya işaret ediyor; carlos carvalhal. buna özellikle dikkat çekiyorum çünkü taraftara ve medyaya oynama konusunda tarzları farklı olsa da şaşılacak derecede benzerliğe sahip bu iki adama taraftarın bakış açısı çok farklı görünüyor. bilic saha içinden bağımsız her yaptığıyle commandante sınıfına yükselirken, carvalhal iyi yürekli, gariban adamlıktan bir milim öteye geçememişti. yakışıklılık, karizmatiklik gibi fiziksel melakeler tek başına açıklamıyor, siyasi ya da hümanist fikirler de oldukça sığ kalıyor bence. farkı yaratan, vodafone anlaşması sonrası kulübün çehresini bütünüyle değiştiren nitelikli pr çalışmalarından başkası değil net bir şekilde. evvelki entry'lerimde belirttiğim gibi, bilic proje yüzü doğmak için doğmuş bir adam, bu da metalaştırabileceği yeni değerler üretme peşindeki bir kulüp için kendisini biçilmiş kaftan yapmakta.
x'in metalaşma süreci falan diye girdik reklamcılık 2. sınıf okuyan öğrenciler gibi ama bir nedeni var elbette. bilic, net bir şekilde ortalama bir teknik adam. mükemmel bir a planına sahip olan, ama kadrosunu bu mükemmel a planının eksiksiz devamı için planlayamamış olan, planlayamadığı gibi de tek maçlık b ve c planları hazırlamayan, oyun içi hamleleri default fm cpu'sundan hâllice yorgun oyuncuyu çıkarttan ibaret olan bir adam ki, bu bakımdan newcastle'a katılmamak elde değil, öyle tahmin edilebilir bir yönü var kendisinin. mükemmel a planını gerçekten takdir etmemek mümkün değil bu arada, öyle ki o plan takımın form durumundan ve rakibin kuvvetinden bağımsız olarak her maçtan 3 puan alabilecek rasyonellikte dizayn edilmiş, nitelikli bir taktisyenin elinden çıktığı her hâlinden belli olan bir plan. ama pamuk ipliğine bağlı gibi işte, arsene wenger'in de dikkat çektiği üzere atiba, o planın saha içi uygulamasında en önemli dişli konumundayken alternatifsiz olması o kadar bariz bir bir aptallık ki, tüm olumlu doneleri anında olumsuza çeviriyor. a planının bu pamuk ipliğine bağlı durumu, bilic'in alternatif planlar üretmesini zorunlu kere zorunlu kılarken, bilic'in baskı merkezini değiştirmekten bile aciz, ne şablona, ne maç içi planlara dokunan ezberci yönü kendisini ortalama bir teknik adam sınıfına koymama yetiyor da artıyor.
not: olimpiyat stadı mağlubiyete ilişkin bir etmendir ama tek etmen değildir bu arada. beşiktaş, son 2 sezondur bu stadı en çok deneyimleyen kulüp ve sadece paf takımla hazırlık maçları oynamadı burada. stad beşiktaş'a olduğu kadar, rakibe de bir dezavantaj ve bu stadın her hâlini 1.5 sezondur ciğerlerine tenefüz eden takım bunu avantaja çeviremiyorsa, orada oturup düşünmek gerekiyor. yapılamayacak şey değil, ibb yıllarında başakşehir büyük takımlara kök söktürmüyor muydu bu stadda?
---
ne dedik, bilic ortalama bir teknik adam. bu nedenle, beşiktaş teknik direktörlüğüne çıtayı slaven bilic olarak belirleyen insan, ki aynı insan kendisini futbol entelektüeli olarak addediyorsa, muhatap almaya bile gerek olmayan adam listesinde başı çekiyor bende. çünkü ya beşiktaş'ın büyüklüğünün ayırdında değil ya da portföyü 20 teknik adamdan ötesine geçmiyordur. ne var ki tüm bu karalama kampanyasından hâllice yazının yazarı bilic'i teknik adam olarak beğenmiyorsa da, slaven bilic portresine bütüncül şekilde baktığı zaman gördüğü bilic projesini harika buluyor. çünkü bir daha benzeri şekilde taraftarda karşılık bulabilecek bir proje yüzü bulunamayabileceğini biliyor, ilklerin büyüsü gibi düşünmek lazım işte. ve beklentilerini olabilecek en rasyonel şekilde minimize ettikten sonra elde kalan şampiyonluk kupası ve apoletini istiyor, hiçbir şekilde bahane de kabul etmiyor. yabancı sınırlaması konusundaki yerli avantajımız madem ki bu sene son buluyor, o zaman o sene bu sene olmak zorunda arkadaşlar, lamı cimi yok.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?