her doğum günümde mesaj atardı sadece. ''iyi ki doğdun, kendine iyi bak''. her doğum günümde beklediğim mesajları aldım. hiç kimselerin bilmediği bir doğum günüm var benim, onun bildiği. geçen ay atmıştı son doğum günü mesajını. okumuştum. mesaj yazmak istemeden silmiştim hemen. teşekkür etmeden silmiştim, diğer yıllardaki gibi. bir mesaj daha geldi bugün, ''geçenlerde doğum gününü kutlamıştım, alıp almadığını merak etmekteyim, cevap verirsen sevinirim'' diye yazmış. okudum, sildim. iki saat sonra bir mesaj daha, ''benimle konuşmak istemiyorsun anladım. bir daha rahatsız etmem özür dilerim'' yazıyordu.
''arayamadım işlerim vardı'' dedim, yıllar sonra ilk mesajımla. ''bende sanmıştım ki'' ile başlayan cümlelerini okudum ardısıra. ben okudum o yazdı, o yazdı ben okudum. ''arayabilir miyim seni'' dedi. ''istersen ara'' dedim, istemsiz bir sarkma dudaklarımda. aradı. sesini duydum sekiz yıl sonra. ağladı. ''çok özlemişim sesini'' dedi, ''inan her gece rüyama giriyorsun'' dedi. dinledim. telefonun başında ayakta buz kesilerek dinledim. bir film şeridi bu kadar mı hızlı geçecekti. geçti. ''anlat, sesini özledim'' dedi. anlattım. ''yetmedi mi'' dedim, ''anlat'' dedi. anlattım. gözyaşları ahizenin ucunda sel olup akıyorken, sırf o ağlamasın diye sustum. ''anlat'' dedi, ''sen bana bakma'' dedi, anlat. anlattım. ''sesini o kadar çok özlemişim ki'' dedi, sustum. ''seni ne çok özlemişim'' dedi, sustum. ''anlat'' dedi anlattım. dinledi ağladı, ağladı anlattım. ''sen hayatımda tanıdığım en iyi insansın'' dedi, sustum. ''sen şu dünyanın en güzel insanısın'' dedi, sustum. ''ben seni çok özlemişim be'' dedi. bir tebessüm oldu yanaklarım ki, yana yakıla. sevmeyene düşman başına.
bir hayat hayal edersin hani, kısa zamanlara ömürlük sevdalar bezeli. bir ömür hayal edersin ya, ömrümü adayacağın. benim en büyük hayalim bir kızımın olmasıydı. adı zeynep olacaktı, umuyordum ki onunla olacaktı. olmadı, olamadı. olduramadık biz.
anlattım ondan sonraki her şeyin aynı olduğunu, sustu. dinlettim, bıraktığı adamın değişmediğini, sustu. bana ''nasılsın iyi misin ailen nasıl?'' diye yazdığı yıllar önceki bir mesajın sonuna adını, eşinin adını ve zeynep'i yazmıştı. bir kızı olmuş ve adını zeynep koymuştu. ''allah babamdan aldığı ömrü, zeynep'e versin'' diyerek cevaplamıştım. ilk defa haberimin olduğu zeynep'in varlığına, kaybettiğim babamın yokluğuyla verdiğim bir cevap. telefonun sonuna doğru ''zeynep ne yapıyor'' dedim. ''uyuyor'' dedi. sustum, sustuk.
ömrümde en çok sevdiğim adamı ellerimle toprağa verişim, ömrümde en çok seveceğim isme kızım diyemeyişim. ikisi de benden uzak, ikisi de uyuyordu. ''hayat, senin ben ta amına koyayım'' dedim içimden. sustu, sustum, sustuk.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?