direnişin ilk günlerinde ülke gençliğinin dik duruşu sayesinde öyle ya da böyle konuyu / sebepleri belirli bir noktaya getirip sesin sağır sultana kadar duyurulması başarıldı. neydi bu ses demiyor artık hiç kimse. hak veren var hak vermeyen var. bu iki kitlenin yanında bir de ülke başbakanının görüşlerini sorgusuz sualsiz destekleyen bir kitle var ve sayıları azımsanamayacak kadar çok. benim açımdan mesela direniş özlediğim, fark ettiğim en önemlisi de içimde kalan bir çok konuyu gür bir sesle haykırmama sebep oldu. ilk günler polis ve halk arasında yaşanan ancak ne olduğunu oraya gitmeden anlayamayan insanların yorumsuz kalmasıyla geçiştirildi. bir kaç gün sonra aileler çocuklarını dinledi ne istediklerini anlayabilenler korkarakta olsa "git oğlum git kızım" diyerek çocuklarına destek verdi. orada gördüm ilk defa bir arkadaşı eliyle kurt işareti yaparken diğer arkadaşı zafer işaretini kaldırıyordu. ikisininde elleri birbirine değecek kadar yakındı. bundan daha güzel bir mesaj olabilir mi? rakı masasının ülke savunucuları ilk defa ses tonlarını sadece özgürlük ve hakları için birlikte yükseltiyordu. devlet büyüklerine gerek esprili bir yolla gerek ise en sert mizacıyla kişiler mesaj göndermenin peşindeydi. bu arada eyleme katılmayan anneler ve babalarda meydanlara yavaş yavaş gelmeye başladı. gezi parkının içi unutulmaz bir gurur tablosuydu. tansiyon her geçen gün biraz daha düşüyor halk işi çarptırmaya çalışan kişilere elinden geldiğince meydan vermiyordu. hatta beşiktaş semtinde ilk defa bu kadar rahat renkli takım atkıları takan insanlar dolaşmaya başladı. söylemeden geçemeyeceğim iyi tadını çıkarttılar kazan'ın, şairler parkı'nın. sonra devlet büyüklerinden sesler gelmeye başladı, %50 yi dedi evinde zor tutuyoruz. ne yapacaktı bu %50 sokaklara inip? komşusunu mu vuracaktı? faiz lobisi dedi. katılım bankalarının ne denli büyüdüğünü, spekülasyoncuların ne denli arttığını son on senede hesaba katmadan olmayan bir lobiyi gözümüze soktu? asarım dedi keserim dedi. en yakınında yer alan bürokratlar bile sakinlik çağrıları yapıyorken ülkenin en büyük bakanı insanlığa sığmayacak bir üslupla tehditler savuruyordu etrafa. biber gazıyla hayatında ilk defa tanışmış genel olarak eylem boykot herhangi bir şeye katılmamış çoğunluk gözlerini ay kadar açarak gelişmeleri izlemeye başladı. biz dedi çapulcu olduk, ayyaş olduk ancak düşman olmadık. hakkımızı savunmak için meydanlara çıktığımızda bizi olmaması gereken yollarla durdurmaya kalkan devlet polisine karşı polisin halkın polisi olduğunu anlatmaya çalışmaktan başka bir şey yapmadık diye diye kendilerini savunmaya çalışıyorlardı. bir kesim çok mutsuz diğer kesim ise çok saldırgan olmaya başladı. mutsuz olan kesim babasının her gece annesini döven adam edalarında bir adamla karşı karşıya kaldığını gördü. diğer kesim de sanki babasının dayısı amcası kardeştir ne yaparsa yapsın bir şey diyemeyiz moduna geçmişlerdi. hatta başbakanım sana bin orman bin ağaç feda dediler yetmedi, taksime gidelim hepsini ezelim diye bağırmaya başladılar. taksim net mesaj gönderdi ezmeye değil yüreğimize gelin burada hepinize yetecek kadar yer var diye diye onlara hala haklı davalarının ne olduğunu anlatmaya çalıştı. anlatmaya ne mümkün susmadı ülkenin en büyük bakanı, ölen oldu ölen yine de susmadı. yıkacağım dedi! yakacağım dedi! ben ne dersem o olur dedi. zamanında biz dinlemediler şimdi biz onları dinlemiyoruz dedi. yahu be adam zamanında bu millet senin yanında olmasaydı sen ne olabilirdin? camide grup seks yaptılar diyenlere bile meydan verdin camide içiyorlar dedin. ulan ne seksi ne içmesi bu ülkenin %70 abaza ne ara öğrendiniz siz grup seksleri şunları bunları nasıl bastırılmış duygular bunlar? diyemedik. evet artık sesimiz azaldı çocuklar. gezi parkında provokasyon var dediler halk yavaş yavaş kendini geri çekti. zina yapıyorlar, içki içip türbanlı kovalıyorlar dediler, yasin okutuldu kandil simitleri dağıtıldı görmediler, göstermediler. medya duy biz dedi, penguenlerle hitler belgeselleriyle susmayı tercih ettiler. ve üzülerek söylüyorum kaybetmeye başladık ya da ben yoruldum. sağıma soluma anlatamamaya başladım ne istediğimizi. çünkü halk gücünü bir gruba aitmiş gibi göstermemek için geri çekmeye başladı. çekmeyin arkadaşlar, hayat kısa ve ilerde çocuklarınıza anlatabileceğiniz bir kahramanlık direnişi var bu işin altında. gidin fırsatınız oldukça gezi parkına o kalabalık hiç azalmasın artık oradan. ben de yorgunluğumu gün içerisinde unutuyorum zaten işin başından beri. ayrıca kartal sözlük yazarlarına bir kezde kendi adıma teşekkür ediyorum. hiçbir olayı atlamadan tertemiz bir şekilde omuz omuza vererek ilk günden bu yana varlıklarını sürdürdüler. gerek beşiktaş semtini gerek ise taksim'i bir an olsun yalnız bırakmadılar. şu ana kadar gitmeyen yazarlarımız bir şey kaçırmadılar çorbada tuzum olsun istiyorsanız şimdi gidin çünkü işin en güzel halini asıl şimdi göreceksiniz. günlerce biber gazı, tomalardan sıkılan sulara polis şiddetine maruz kalan arkadaşlar sizleri orada görünce inanın daha mutlu oluyorlar. sen gelme newcastle
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?