hafiften sulandırılmaya başlayan direniş. şahsen canımı sıkan bazı şeyler var.
- gezi parkı'ndaki ortamın, iyiden iyiye, dış dünyadan bağımsız bir şenlik ortamı hâlini alması. tamam, bu bir savaş değil, direniş. ama son 1 haftadır en çok bıktığım laf da şu: "provokasyonlara gelmeyin arkadaşlaaağğğğr!" yahu senin 500 metre ötende, insanlar ölümle burun buruna gelmiş, göz gözü görmüyor, sen orada halaylar çekip şarkılar falan söylüyorsun bir de üstüne ahkâm kesiyorsun. dün mesela, şöyle bir olay oldu. semt bizim aşk bizim ile akşam gezi parkı'nda buluştuk. biraz takıldık orada. sonra dolaşalım dedik, meydanda çarşı'nın gelişine denk geldik. akm'nin çatısındakilerle karşılıklı tezahüratlar falan. güzel bir ortam. sonra gümüşsuyu'ndan aşağı inmeye başladık. kurulan barikatlara ağzımız açık bakarak. aşağılara doğru kalabalık gruplar vardı, tezahüratlar yapıp sloganlar atıyorlardı. beleştepe'ye kadar inip, karşıya geçip stadın önünde durduk. tam o sırada, karşı tarafta, beleştepe'de duran çocuklar "toma geliyor, bu tarafa gelin." diye seslendi. aşağıda, sahil tarafında bir tane gördük. telaşlanmadan karşıya geçmeye çalışırken, sağıma baktım ve yukarıdan da bir tane geldiğini gördüm. 50 metre kadar yakınımdaydı ve yolun ortasında ikimizden başka kimse yok. koşmaya başladık mecburen, onlar da aynı anda su sıkmaya başladı. bayır yukarı koşmaktan, kalbimiz ağzımızdan çıkacak noktaya geldi ama tehlikeyi atlatıp tekrar taksim'e çıkmayı başardık. sonra da evlere döndük zaten. eve gelip twitter'a baktığımda, gümüşsuyu'ndan haberler gelmeye devam ediyordu. gaz atılıyor, çatışma başladı, vs. ntv'yi açtım, canlı yayın yapıyor dolmabahçe'den. "bir grubun polisi kışkırtmasıyla başlayan olaylar" şeklinde veriyor haberi. twitter'a bakıyorum, aynı ağız. millet "provokasyon" deyip duruyor. bizzat şahidiyim olayın başlangıcının ve en ufak bir kışkırtma olmadı. herkes kendi halinde takılırken, durduk yerde, geçerken su sıktı millete. sırf zevk için. yani evet, provokasyon var ama yapan halk değil, polis. yazdım yazdım, fazla yankı uyandırmadı. sonra olayın içinde olan birkaç kişi daha yazınca inanmaya başladı millet. kısacası, bu "provokasyonlara gelmeyelim" olayının tamamen boku çıkmış durumda. yukarıda anlattığım olayın aynısı, aynı saatlerde adana'da yaşandı. gece boyunca atatürk parkı'nda olan arkadaşım arayıp anlattı. parkta çoluk-çocuk, genç-yaşlı, kendi halinde oturan insanlara, birden bire gelip gaz ve su sıkmış polis. kalabalığı dağıtmış ve gitmiş. ne bu şimdi? kim provokatör?
- artı, istanbul dışındaki şehirlerde yaşanan olaylarda resmen katliam yaşanmış, 3 kişi ölmüş ama gezi parkı'nda hâlâ, rahatsız edici bir "hayat sevince güzel" havası. tamam "abdullah cömert onurumuzdur" pankartı asmışsın ama ortam, bir şenlik ortamı. ayıp. polis, insanların kafasına sıkıyor, insanlar ölüyor ve sen orada, dış dünyayla bağlantılarını koparmış bir yerde oturup "yapmayın, amacından sapmasın" diyorsun. kim saptırıyor, kim yapıyor?
- "kandil günü" vurgusu. bu mesele o kadar büyüdü ki, kandil üzerinden vurmaya çalışanlardan çok, buradan vurulmasından korkanlar konuştu bunu. adeta eşeğin aklına karpuz kabuğu düşürüldü. anladık anasını satayım, kandil günü ortalıkta içki içip, millete malzeme verilmeyecek. sağır sultan duydu. tamam. abartıp, malzemeyi kendi ellerinle verme.
- medyanın, olayları yayınlamaya başladığı günden (6. gün) itibaren aniden ortaya çıkan "polisle uzlaşma" vakaları. iki gün önce beşiktaş'ta başladı. sonra başka yerlerde de olmuş. polisle sohbet eden vatandaş videoları çıkmaya başladı ortaya. bu konudaki rahatsızlığımı, ekşi sözlük'te yazılan bir entry, çok güzel anlatmış:http://eksisozluk.com/entry/34350839?utm_source=facebook&utm_medium=wall&utm_campaign=social&utm_content=4+haziran+2013+ankara+eylemleri&utm_term=0 sosyal medyayı takip etmeyen ve olayları ana akım medyadan duyan insanlarda, polisin nefsi müdafaa yaptığı kanısı oluşturulmaya çalışılıyor. içişleri bakanı ve bülent arınç'ın açıklamaları da bunun bir kanıtı.
- gezi parkı'ndaki lay lay lom havanın, sosyal medyaya da sıçraması ve insanların yavaş yavaş, goygoya geri dönmesi. abdullah cömert'in cenazesi kaldırılalı 24 saat bile olmadı oysaki.
- atatürk kültür merkezi'ne asılan siyasi içerikli pankartlar. pazar günü, chp mitingi iptal edip alana gelecek diye kıyamet koptu. "kimse bunu siyasi bir direniş haline getiremez. kimse bundan nemalanamaz!!" diye atıp tutanlardan geçilmedi ortalık. ama akm'de asılı duran pankartlara, birkaç kişi dışında kimseden tepki yok. bu tavır, başbakan'ın tavrına çok benziyor. o da takmış kafayı "cehape"ye; ne olsa onlar suçlu. direnişe chp katılınca ortalığı ayağa kaldırıp, türlü türlü sol partiler alanı işgal edince susmanın da bundan pek bir farkı yok sanki.
şu an aklıma gelenler bunlar. iş, gittikçe amacından sapmaya başladı. umarım böyle böyle insanlar olayın amacını unutup da, sonunda sessizce evlere dağılmaz.
edit: en önemlisini unuttum; çarşı muhabbeti. bitirin artık şunu. hayranlık duyma demiyorum, hobi olarak yine duy [ybkz]swh[/ybkz] ama bokunu çıkarma. önüne geleni "çarşı" etiketi altında toplayıp, insanları zor durumda bırakma.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?