mustafa özkan. türkiye'de hiçbir kulüp onu anlamadı, sadık kalmadı, birtakım müşterek menfaatlerde onunla mutabakata varamadı ve yollarını kaypakça ayırdı. ancak bu tutarsızlığın güzel bir filizi olarak on senede yetmişüstü kulüp değiştirip türk futboluna ve güzide yerel taraftarlara hoş bir değer kattı mustafa. güçlü fiziği, hava hakimiyeti, plaseleri ve oyun içi hakkaniyetiyle van basten'den çok ötelerde bir yer tutar nazarımda. van basten denilen pestenkerani adamın avrupa'da mustafa özkan'dan fazla yankı bulmasının altında ajax'ın semitist tutumu ve israil'in muazzam diplomatik oyunları yatar. ayrıca ajax'ın ambalajı her zaman avrupa için albenili olmuştur. yoksa van basten denildiği gibi kuğu değil adeta rosa türü bir flamingodur. yonca evcimik'in okai yamaşita kombambama kombamba (x 8)/ bu sabah 8:15 vapurunda/ onu gördüm karşımda/ dizlerimi titretti/ aşık oldum galiba diye süregelen müthiş saykodelik şarkısındaki tahta bacaklarla beş metre irtifa kazanan sirk jonglörü misali vücudundan otonom bacaklarla ayakta durması dahi çok zordur van basten'in. nitekim yirmi yaşında futbola başlamış ve yirmi ikisinde futboldan soğuduktan sonra yirmi üçünde futbolu bırakmıştır. kayda değer büyülü bir gölü dahi olmaması ve aşırı çıtkırıldım olduğu halde mustafa özkan'dan daha çok tutulmasını mustafa özkan'ın çene yapısına bağlıyorum.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?