beşiktaş taraftarı

gidiyorum bu
son zamanlarda rakip takım üzerinde baskı kurma konusunda iyiden iyiye sınıfta kaldığına emin olduğum taraftar grubu.

90'lı yıllarda rakip topa sahip olduğunda ıslıklarla kulakları sağır eden o kitle gitmiş, yerine maç öncesinde oluşturduğu repertuarından kesitler sergileyen popüler kültür ikonu gelmiş. "sıradaki bestemiz kıbrısta vatani görevini yaparken bizi izlemekte olan x'e gelsin" modunda takılınıyor sanki. gençlerbirliği ceza sahana girmiş sen halen "ooo beşiktaşım oleyyyy"... 15-20 yıl önce (b: randall azofeifa )o şekilde manuel fernandes'i tahrik edecek de, 90 dakika o sahada top koşturacak? ıslıktan, protestodan ayakları titrer, kafasını kaldırmaz, ya hocası onu oyundan alır ya da kendisi kenara değiştirilmesini işaret ederdi.

dikkatle takip edin aynı şey basketbol maçları için geçerli. beş bin kişi salonu doldurmuş (efes, galatasaray, fenerbahçe maçları için konuşuyorum), rakip hücum ediyor, arada iki sayı fark var, maçın en kritik dakikaları, bizimkiler "gücüne güççç katmaya geldikkk". lütfedip serbest atışlarda ıslığa yöneliyorlar. önceden de biz tribünlerde birçok besteyi avazımız çıktığı kadar bağırarak söylemiyor muyduk? söylüyorduk.ancak skor avantajını yakaldıktan sonra, maçı kazanacağımıza kanaat getirdikten sonra kendi şovumuza başlardık veya verilecek yerler varsa mesajımızı verirdik. ama öncelik her zaman beşiktaş'ın sahadan galip ayrılmasıydı.

Açıkça itiraf edelim, bugün sadece portekizliler değil, kapalıdaki taraftar gruplarının tribün şovu da beşiktaş'ın önüne geçmiştir. kendimizi de kandırmayalım ligdeki hiçbir rakip, hiçbir hakem artık inönü stadı'nda, akatlar'da kendisini baskı altında hissetmemektedir. hissetmediği için kendi evinde haksız yere kart görüyorsun, haksız yere aleyhine penaltı çalınıyor, haskız yere koçun diskalifiye oluyor, haksız yere oyuncuna teknik faul çalınıyor, haksız yere nizami golün ofsayt gerekçesini bırak çizgiyi geçse bile verilmiyor beşiktaşlı...

bilen bilir hatırlayan hatırlar. cem uzan'ın istanbulsporu ile inönü stadı'nda oynuyoruz. istanbulspor'un sağ açığı vardı (b: ilkan aksoy). kısa boylu, saçlar sıfır numara. bu adam bizden bir oyuncuya sert bir faul yaptı, ve o dakikadan sonra topu ayağına her aldığında kapalı tribün hali hazırda yaptığı tezahuratı yarıda kesip "keeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeel kel ke kel kel" diye bağırmaya başladı. istisnasız her top ayağına geldiğinde bu tepki devam etti. maçın sonuna kadar istanbulspor 10 kişi oynadı.

inönü'nün yapılan bilinçli tezahürat ve reaksiyonlarla gerçek anlamda bir cehenneme dönüşmesi dileğiyle...

(başıyla sınıfı selamlar ve sırasına oturur.)
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol