milliyet gazetesi geleneksel yılın sporcusu ödül töreninde tff başkanı yıldırım demirören'in, yanında duran beşiktaş kulübü başkanı fikret orman'ın omzuna vurarak sarfettiği deyim. arkadan bir de gevrek bir kahkaha patlıyor. ne o sizin gülüncünüze gitmedi mi yoksa? sayın orman'ın da gitmemiş olsa gerek hemen sonrasında gazetecilerin röportaj isteğine vermiş olduğu yanıta bakınca.
http://tvarsivi.com/milliyet-gazetesinin-geleneksel-yilin-sporcusu-odul-toreninde-tff-baskani-yildirim-demiroren-ve-bjk--29-05-2012-izle-i_2012050916125.html
aidiyet tesciliyetlerini beşiktaş üzerinden ilişkilendirenlerin jeopolitik konumları kasımpaşa kavşağında yanan yeşil ışıkta geçmeye müsait olunca, bıraktığınız enkazı "hadi mars'a gidelim" misalinden bir anlamlandırmayla geçiştirmek mümkün olmuyor sayın demirören. e büyük taşın da büyük derdi oluyor hâliyle. anlamıyorsunuz değil mi? yel değirmenlerine saldıran don kişotlar gibi gözüküyoruz galiba sizin pencerenizden? cervantes mi daha çok kazanmıştır sizce yoksa vicente del bosque mi? gençliğinizde kapalı tribünden "siyah" diye bağırdığınızda "beyaz" karşılığını verenlerin çocukları şimdi okul harçlıklarını denkleştirip feda tişörtü alıyorlar. nereden nereye değil mi ekselansları? neden süleyman seba'nın ayhan akman için ödediği sekiz milyon dolar bonservis, sizin rodrigo barbosa tabata'ya ödediğiniz sekiz milyon euro kadar hatırlanmayacak hiç düşündünüz mü? dertsiz başlarımıza açtığınız dertleri beş takside bölüp senetlendirince arzu ettiğiniz soğuklukta şakalar yapabiliyorsunuz. ona şüphe yok. ancak biliniz ki;
"(i: bu rûzgâr-ı bî-mededin inkılâbı var)"
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?