--alıntı-- [ybkz]swh[/ybkz]
Slaven Bilic’le Türkiye’ye geldikten sonra ilk sohbetimizde önce hal hatır sormuş sonra da Beşiktaş’ın (biraz Bobo hariç) İlhan Mansız sonrası müzmin santrfor problemi üzerine konuşmuştuk. Tabii ki Önder Özen hoca da oradaydı. Almeida hariç bir sürü santrfor ismi zikrettikten sonra herkesin üzerinde uzlaştığı tek isim ortaya çıktı: Demba Ba…
Önder Özen maalesef görevinden ayrılmış olabilir ancak giderayak Beşiktaş’a çok büyük bir iyilik daha yaptı: Dünya Kupası finali oynanırken Demba Ba, çoktan Beşiktaş adına Önder Özen ve Semih Usta ile anlaşmıştı.
İlk temas yaklaşık 6 ay önce kuruldu. Ba kalibresinde özel bir oyuncunun Beşiktaş’a 6 aydan beri sıcak bakmasının tek sebebi tabii ki sadece hayat görüşü ve inançlarından ibaret değil. Senegal Milli Takımı’ndan yakın arkadaşı Sow’un Türkiye’deki başarısı ve mutluluğu da Ba’yı para ve hayat görüşü kadar cezbediyor.
Hepsinden önemlisi Ba, geçen sezon Chelsea formasıyla Şampiyonlar Ligi ve Premier Lig’de topu topu 6 maçta ilk 11’de başladı. Toplamda 1’i takımının PSG’i elemesini sağlayan, diğeri ise Premier Lig’deki şampiyonluk yarışının kaderini Liverpool aleyhine belirleyen sekiz gole imza atmasına rağmen Mourinho’ya kendisini bir türlü tam olarak beğendiremedi. 19 Premier Lig ve Devler Ligi maçında sonradan oyuna girdi.
Tıpkı Pascal Nouma gibi Afrika göçmeni bir ailenin çocuğu olarak Paris banliyölerinde büyüyen ve maalesef sık sık ırkçılık pisliğine maruz kalan Demba Ba, hem mutlu olabileceği hem de para kazanırken karşılığını vermekle kalmayıp kendisi gibi oynadıkça Ferdinand’dan beri siyahi forvetlere bir başka güzel gözle bakan tribünler tarafından kayıtsız şartsız "Kral mertebesi"nde görüleceği bir takıma, Beşiktaş’a geliyor.
Fransa’da hiçbir zaman yetenekleri ölçüsünde başarılı sayılmayan, hakkı yeterince teslim edilmeyen Ba, 20 yaşında bile halen tam olarak profesyonel futbolcu olamamış, kariyerinde uzun süre büyük sıkıntılar çekmişti. Lyon ve Auxerre’in altyapılarında denenip beğenilmeyen oyuncu, İngiltere’de Watford’la anlaşmış ama yeni göreve gelen hoca tarafından istenmemişti.
Belçika’da Mouscron formasıyla ilk kez gerçek anlamda profesyonel olan ve ilk sezonunda çok iyi bir gol ortalamasına ulaşıp ilk kez Senegal Milli Takımı’na çağrılan Ba’nın kariyeri bu kez de sakatlık yüzünden sekteye uğramıştı.
Ba, kariyeri boyunca sakatlıklardan acı çekmeye devam etti. Ancak özel yetenekleri, önce 2. ligdeki Hoffenheim’ı Bundesliga’ya çıkarmasını sağladı sonrasında da kendisine parlak bir İngiltere Premier Lig kariyerinin kapılarını açtı. Ba’ya rağmen West Ham düştü ama Ba düşmedi ve Newcastle United’da İngiltere’nin önemli yıldızlarından birisine dönüştü.
Ceza alanı içinde her iki ayağıyla (gelişine veya kontrol edip) sert vuruşlar ya da plaseyle artı kafa vuruşlarıyla gol atabilen usta bir fırsatçı olmasının yanı sıra uzaktan şutlarıyla da mesafe tanımaksızın kalecileri avlayabilen bir forvet Ba. Fransa altyapısı ve Alman üstyapısı sayesinde kısa pas set oyununda da büyük katkı sağlayabilen Ba, West Ham ve Newcastle’da uzun diyagonal paslarıyla da sivrilen bir yetenek.
Ba’nın "Mükemmel oyuncular"dan tek eksiği ise şüphesiz savunmaya katkısının yok denecek kadar az olması ve maç esnasında sık sık topu bekleyip topa hiç gitmediği periyotlar yaşaması. Ba’nın hiçbir zaman Mourinho’nun 1. tercihi olmamasının ve yerine Diego Costa’yı transfer etmesinin ana sebebi de bu.
Ancak bizim ligin standartlarıyla karşılaştırınca Almeida’dan sonra Demba Ba, Ohen’den sonra Pascal Nouma (hatta işler iyi giderse daha da fazlası), cuma akşamı İstanbul trafiğinden sonra pazar sabahı Karşıyaka sahili, Milli Vanilli’den sonra Michael Jackson etkisi yaratabilecek bir santrfor…
"Peki, sakatlıklar?" diye sorarsanız ne cevap verebilirim? Nevzat Demir Tesisleri’nin zemini düzelmedikten sonra Usain Bolt, Beşiktaş atletizm şubesine transfer edilse ve orada çalışmak zorunda kalsa onun bile bir süre sakatlıktan dolayı koşamama hatta yürüyememe riski büyük olur! Ba’nın diz sakatlığı Newcastle, Hoffenheim, Chelsea ve West Ham’da da vardı ama oynadı hem de kralını oynadı… Almeida kâbusundan sonra şimdilik ilk hissim Cesuryürek’in efsane sahnesinin futbol versiyonu: "Özgürlük (en azından gol yollarında!)"
--alıntı--
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?