kendisi için gerçekten çok fazla üzüldüğüm teknik adamımızdır.
sen;
-hayatında hiç görmediğin bir ülkeye, bir soruşturma kapsamında tutuklanan teknik adamın emanetçisi olarak gel,
-görev yaptığın tüm maçlarda "nasıl olsa gidecek, tayfur hoca bir an önce gelse yahu" algısına maruz kal,
-emanetçisi olduğun adamın adını ağzından düşürme ve onu sürekli ziyaret etmekten geri kalma,
-yedek kulübesinin yanına yapılan tayfur havutçu maketine bile saygıda kusur etmemek için çabala,
-atılan gollerde bir taraftar gibi sevin,
-yakandan beşiktaş rozetini çıkarma, ülkenin kurucusu atatürk'e de hiç mecbur olmadığın halde saygı duy,
-her biri ayrı telden çalan futbolculardan, sevinçte-üzüntüde birbirine kenetlenen bir takım oluştur,
-tayfur hoca özgürlüğüne kavuşur kavuşmaz ona görevini devredeceğinin garantisini ver,
-en zayıf rakiplere bile inanılmaz saygı duy,
-muhabirinden sunucusuna, personelinden bilmem nesine herkesin saygısını sevgisini kazan,
ve en önemlisi ilk 11'inin büyük kısmının her hafta değişmesine alışkın olduğumuz beşiktaş'ımızdan kemikleşmiş bir kadro oluştur, ama sana daha yeni vefa gösterilsin. vallahi üzülüyorum.
maçların tamamını tv'den izleyen biri olarak, adamcağızın adının söylenmemesinden dem vuruyordum ki avcarlıçürük beni uyardı; son iki haftadır maç öncesi ve sonrasında kendisine jestler yapılmaya başlandığını söyledi. bana, o jestlerin gitgide artması ve maç esnasında da kulaklarımıza çarpmasını temenni etmek düşüyor. zira avrupa'da tertemiz galibiyet alan bir takımın taraftarının maçın bitimine yakın emre belözoğlu'nu anmaktan daha öncelikli işleri olmalı. yani, bence.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?