bitmek tükenmek bilmeyen üçüncü büyük söylemi

avcarlıçürük
galatasaray ve fenerbahçe spor kulüplerinin, hem camia hem de taraftarlar olarak beşiktaş'a yakıştırdığı "üçüncü büyük" sıfatının doğruluğunu kanıtlamak için yapılan içi boş muhabbetlerdir ve artık fazlasıyla kabak tadı vermiştir. diyelim ki öyleyiz, diyelim ki gerçekten beşiktaş'ı kendilerine rakip olarak bile görmüyorlar ve fenerbahçe-galatasaray rekabetinden başkası yalan; iyi de o zaman neyi kanıtlamaya çalışıyorsunuz? bizi mi ikna edeceksiniz? [ybkz]swh[/ybkz] bir insan, daha doğrusu koca bir kitle düşünün ki şampiyon olmasının üzerinden 24 saat bile geçmemişken, üstelik de şampiyon olduğu sezon, beşiktaş'ın en kötü sezonlarından biriyken ve beşiktaş şampiyonluk yarışının dışında kalmışken, hâlâ beşiktaş taraftarına laf yetiştirme peşinde. beşiktaş semtinde kutlama yapamamanın acısı diyeceğim ama, sadece şampiyonluk özelinde yaşanan bir durum değil. mütemadiyen, her yerde rastlayabilirsiniz bu muhabbete. öyle bir boyuta gelmiş ki, dün fenerbahçeli bir arkadaşımın, gayet normal, hiç sataşma içermeyen yorumlar yapan beşiktaşlı bir arkadaşına: "ya beşiktaş ne abi? beşiktaş kim ki, siz önce futbol kulübü olmayı öğrenin." dediğine şahit oldum. -facebook'ta "bu kişinin aboneliğinden çık" seçeneği hayat kurtarır.- gerçekten hem psikolojik hem de sosyolojik olarak incelenmesi gereken bir ruh hâli. "bu rekabetin [ybkz]swh[/ybkz] nasıl bir duygu olduğunu olduğunu hiç tadamayacaksınız, yazık..." diyen mi ararsın, "işine gelince fener'i, işine gelince galatasaray'ı destekliyorlar." diyen mi, her türlü hezeyan mevcut. seç, beğen, al birini, vur öbürüne. tabi bu, taraftarların oturma organlarından uydurduğu bir söylem değil. yıllardır medya tarafından pompalanan (ve dünkü maçta [ybkz]swh[/ybkz] lig tv spikerlerinin kendini kaybetmesiyle tepe noktasına ulaşan) "fenerbahçe-galatasaray rekabeti"nin ve bu uğurda çalınan şampiyonlukların, şerefli ikinciliklerin bir sonucudur, taraftarların bu akılsızca tavrı. işin garibi, fenerbahçeliler işlerine geldiğinde, bu çalınan şampiyonluklarımızı, 92-93 sezonunu falan dillerine dolayarak galatasaray'a saldırırlar ama işlerine gelmeyince, yukarıda anlattığım örnekteki gibi bir ruh hâline bürünürler. sanırım yapmaya çalıştıkları şey, bu saçmalığa bizden ziyade kendilerini inandırmaya çalışmak. örneğin şu, bazen galatasaray'a, bazen de fenerbahçe'ye yakın durduğumuz söylemi; buna cevabı, zamanında atalarımız vermiş aslında: dervişin fikri neyse zikri de odur. sürekli sırtını çeşitli güç odaklarına yaslayıp, danışıklı dövüş ile, hak gasp ederek ve buna rağmen mağduru oynayarak başarı elde etmeye alışanların, tüm bunları yapmadığı için bazı başarılardan mahrum kalan bir takım hakkında aklı başında yorumlar yapmasını beklemek, hayalcilik olur sanırım.

ağzımız haricindeki uzuvlarımızla gülmemiz gereken bir mevzu hakkında fazla bile konuştum farkındayım ama, şuraya bağlayacağım; simsiyah'ın ##197927 no'lu giride de belirttiği gibi, aslında bu manyakça hezeyan ve bu raydan çıkmış, rekabet olmaktan çıkıp düşmanlığa dönüşmüş olan fb-gs savaşına dışarıdan bakabildiğimiz için şanslıyız aslında. insanların takımlarına olan bağlılıklarının dibine kadar sömürülüp, düşüncelerinin medya yoluyla nasıl manipule edildiğini artık görebilirsek, belki beşiktaş adına bir şeyleri değiştirebilmenin de en önemli adımını atmış olacağız. rekabet böyle bir şey değil çünkü. "artık devir değişti, bundan sonra böyle" düşüncesine de katılmıyorum; böyle diye diye teksas'a döndü ülke. neyse. uzun lafın kısası, bu saçmalıklara cevap yetiştirmek yerine, oturup sakince izleyip ibret almak daha doğru bir tavır olacaktır diye düşünüyorum. zira güzel ve güneşli günlerin yolunun, sunî bir kavgada şamaroğlanı olmaktan geçmediği ortada.
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol