taksim gezi parkı direnişinden sonra 01.06.2013 tarihli #direnbesiktas hareketi ile eylemimize devam ettiğimiz istanbul'un en güzel insanlarını içinde barındıran semt. burada anlatmak istediklerimi cümleye dökmek gerçekten çok zor çünkü taksim direnişine pek benzemiyordu yaşananlar. taksim de zordu, haklı olduğumuz mücadeleyi geri adım atmadan tamamlayabilmek en büyük umudumuzdu ve iyisiyle kötüsüyle başarıyla tamamlandı. beşiktaş ise bu işin rövanşı gibiydi. üsküdardan vapura binip beşiktaş'a indiğimiz hatta daha adımımızı attığımız an yüzlerce polis vapur çıkışına gaz bombaları atmaya başladı açıkçası benim aklımda çok büyük eylemlere karışmak yoktu bu defa çünkü benim nazarımda maçı kazanmıştık ve sorun bitmişti, öyle değilmiş. polis bu rövanşa daha sağlam hazırlanmış taksim de eğlenin ama orada yarım kalan işimizi burada bitireceğiz tutumuyla üstümüze bir savaş halindeymişiz gibi saldırıyordu. dakika bir gol bir yediğimiz gazın etkisiyle bahçeşehir üniversitesine doğru kaçmaya başladık, küçük daha 7 - 8 yaşlarında çocukların ellerinden tutup ağzılarını kapatmaya , kadınları cafelerin içene sokmaya ve en sonunda kendimizi kapalı bir yerin içinde attıktan sonra biraz nefes aldık gecenin uzun olacağı belliydi ancak bu kez içimizde semt aşkı vardı galiba duygusal yaklaştık ve semt bizim aşk bizim sesleriyle kazanın önüne geçtik. kazandan köyiçi derken direnişin en sert yaşanacağı polisin en orantısız gücüyle saldıracağını bildiğimiz şairler parkına en az beş badire atlatarak ( yaklaşık bu beş badirede yirmi yirmbeş dakika nefes alamadık ) ulaştık. inanılmaz bir kalabalık vardı ve inanın bir tane bile provokatör yoktu. eylemi bilen yaşayan ve nasıl yapılması gerektiğini insanlara iyi izah eden kişilerin önderliğini yaptığı, barikatlar kurarak neredeyse hiç küfürlü slogan atmayarak sesimizi duyurmaya çalışıyorduk. polis sağlı sollu saldırıya geçmişti tomolar biber gazları aşağıdan yukarıya doğru yavaş yavaş ilerliyordu ve inanmayacaksınız belki bir tek taş dahi atılmadı kalabalık tarafından. polise verilen en güçlü mesaj kaskını çıkart copunu bırak delikanlı kim bakalım? oldu. taksim de veya daha önce gördüğüm / katıldığım eylemlere benzemiyordu gök yüzünden sürekli gaz bombaları yağıyor beş dakika nefes alabiliyorsak on dakika alamıyorduk. bu esnada kartal sözlüğün diğer yazarları taksimdeydi onların yanına gitmek istiyor ve gidemiyor olmamız oldukça üzdü neyse gerek mesaj gerek telefon sayesinde güle oynaya iletişimi kesmeyerek hepimiz birbirimizin canını merak ediyor ve iletişim halinde kalabilmeyi başardık. devam edelim. polis şairlere çok yaklaştı sinirden herkesin eli ayağı titriyor ama elinden kimsenin bir şey gelmiyordu en sonunda şairler düştü, hayatımın en kötü günlerinden biriydi diyebilirim bu sahneyi görmek. artık yapacak bir şey yoktu semtten oldukça uzaklaşmıştık, nişantaşı tarafına dönerek semte yeniden inmeye gayret gösteriyorduk düşünebiliyor musunuz? başka alternatifiniz yok. oradan fulya fulyadan taksi ve beşiktaş'ın ara sokaklarında taksi yolculuğu bitti. bir yandan eve dönmemiz gerekiyor diğer yandan semtte kalmamız gerektiğini düşünüyorduk. işte işin iç yüzünü bu arayışlarda anladık. polis nedir? dağılın. peki nasıl? cevap yok arkadaşlar anamız ağlamış eve dönmek mümkün değil vapurlar iptal dolmuşlar iptal, hiçbir şansımız yok anadolu yakasına geçmek için. bu esnada iki arkadaşımızı kabataştan almak için dolmabahçeden öyle ya da böyle yürümeye karar verdik polislerin yanından geçerken telsiz konuşmalarına şahit oluyoruz, gaz bombaları tükendi acil takviye lazım, böyle giderse meydana gelecekler diye veryansınlarını dinledik. inşallah dedik yüreğimizi kabartarak. dolmabahçe ne halde biliyor musunuz? savaş alanı stada yaklaştığımız yerde taksimden inenleri sıkıştırmışlar ve öldürmek için saldırıyorlar. geri dönelim dedik akaretlerin önünden geçiyoruz taş taş üstünde kalmamış. bir polise nasıl döneceğiz diye sormak durumunda kaldık. canı bitmiş çocuğun aman diyor dikkat edin kendinize bize emir geldi siz dağılmadan biz gidemiyoruz bir yere şuradan gidin şu sokağa dönün diye tembihlerde bulunuyor. haberi yok gidemiyoruz. paşama demişler ki eylemci grup başbakanlık çalışma ofisine saldıracak o da orayı kolluyor aklı sıra zavallı tüm telsiz anonsları bu yönde. halbuki kitlenin başbakanlıkla alakası yok. çok uzattım anlatırken sinirlerim yine alt üst oldu. geceyarısı saat 1 - 1:30 gibi dönebilme fırsatını yakaladık. herkesin evine dönebildiğini duyduk, uyuduk. semt semt olalı böyle mevzu böyle haksız yaptırım görmemiştir.
diknot : fener - galatasaray - trabzonspor atkılılar her yerdeydi ve işin tadını çıkarta çıkarta beşiktaş ilçesinde semti savundular. hatta hepsi semt bizim aşk bizim siktirin gidin diye bağırdı kendileri başlatarak. dün akşam herkes beşiktaşlıydı bunu bilir bunu söylerim. gelen, gelemeyen herkesin ayaklarına sağlık.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?