geçmişe dair en net anılarımdan biridir bu stada girdiğim ilk gün…
ilk olarak radyodan baba ile birlikte hop oturup hop kalkarak ne olduğunu hayal etmeye çalışarak geçirilen sonrasında televizyondan heyecanla izlenen bir gün acaba bende orada olacak mıyım diye iç geçirilen günler...
öss sınavı, testler, dershaneler, sınav sonuçları derken en sonunda İstanbul…
ve tabiki hep kilometre bazında mesafe olarak uzak kaldığımız ama kalbimizde hissettiğimiz Beşiktaş…
içimde müthiş bir heyecanla aldığım ilk bilet…
maç günü sabahın köründe gittiğim hep burada doğmanın büyümenin nasıl olacağını merak ettğim köyiçi… oyalanıyorum ama içimde heyecan… heyecan… heyecan… saatler geçmiyor… hemen gitmek istiyorum bir an önce maç başlasın istiyorum…
kafa karışık… zar zor saati 5 yapıyorum acaba saat çok mu erken gitsem mi yok daha zaman var derken başlıyorum yürümeye istanbul’un en güzel caddesinde… ama öyle heyecanlıyım ki bitmiyor o güzelim cadde bitmiyor… yavaş yavaş kaldırım kalabalıklaşıyor ilk önce saat kulesini görüyorum o zaman anlıyorum ne kadar yaklaştığımı… heyecan artıyor köşeyi dönüyorum kalabalık gözümü korkutuyor acaba geç mi kaldım diye düşünüyorum panikle ama yok diyorum… daha zaman var yine de koşar adım yeni açığa doğru gidiyorum sırayı görünce içim sıkılıyor… zaman gene geçmiyor… hadi diyorum biraz daha hızlı olsun her şey.. ama kontroller bitmiyor.. kontrol noktası, gişe derken içeri atıyorum kendimi, koridorda etrafa bakıyorum boş boş ne yapacağını bilmez halde nereye gitsem diye düşünüyorum hemen ilerde soldan bir ışık huzmesi görüyorum yürüyorum ama bu sefer heyecandan yavaş yavaş gidiyorum ya da bana öyle geliyor belkide.. ama ışığı takip ediyorum yavaş yavaş merdivenlerden çıkıyorum… güzel yaz akşamında tatlı bir çimen kokusu ile birlikte boğazın esintisini hissediyorum.. ne güzel kokuyor diye düşünüyorum duyduğum en güzel koku belki de.. son bir hamle yapıyorum ve o eşsiz manzara karşımda boğazın mavisi… çimlerin yeşili… ve Beşiktaş’ımın siyah beyazı… işte bu manzara öyle bir kazınıyor ki beynime çıkmıyor bir daha aklımdan… on yıl hatta fazlası geçti o günden.. çok sevinçler hüzünler geçti üstünde… ama hani filmlerde güya olur ya ölüm saati geldiğinde hayatınız film şeridi gibi geçer gözünüzün önünden eğer varsa böyle bir şey benim ki bir film şeridi olmayacak onu biliyorum… galiba bir fotoğraf karesi olacak içinde o mavinin, o çimen yeşilinin ve siyah beyazın olduğu bir fotoğraf karesi… işte bu fotoğraf karesinin çekildiği, kafama kazındığı yerdir Beşiktaş İnönü stadyumu…
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?