bir ağır ceza hakiminin feryadı

fani madida
her şeye taraflı ve at gözlüğüyle bakmaya alışkın olanlar için bir önem arzetmeyecek olsa da belki bazı evetcileri bu görüşünden döndürebilir düşüncesiyle paylaştığım yazı. hukukun uygulayıcısı hakimlerdir, ve bir hakim çıkıp eğer bu anayasa değişikliği kabul edilirse artık vicdani kanaatime göre karar veremeyeceğim diyor. bir gün adalet size de lazım olduğunda anlayacaksınız ama o zaman iş işten geçmiş olacak.

---------------alıntı---------------


Ben bir Türk Hâkimiyim!

Hâlen, “bağımsız" yargının bir mensubu olarak Bolu Adliyesinde Ağır Ceza Hâkimi sıfatıyla görevime devam ediyorum.

23 yıla varan meslek hayatım boyunca, bakmakta olduğum davalar hakkında karar verirken, hiç kimsenin tesiri altında kalmaksızın, sadece “vicdânî kanaatlerimin sesini” dinledim; haklı olduğuna inandığım davaları kabul; inanmadıklarımı reddettim.

Yargının “bağımsız” oluşundan aldığım güçle birilerini mutlu etmek için değil, kanuna ve hukuka uygun olarak, dâim⠓vicdânî kanaatlerime göre” karar verdim.

şüphesiz, mesleğimin icrası sırasında, kararlarımı etkilemeye çalışan unsurlar hep oldu; ama, ben, hiç birine kulak asmadım; telefon ettiklerinde âhizeyi suratlarına kapadım; odama girdiklerinde kapı-dışarı ettim; “kendi hür vicdânım dışında" kimseye “eyvallahım” olmadı!

çünkü, arkamda, mensubu olmaktan her zaman gurur duyduğum “Büyük ve Bağımsız Türk Yargısı” vardı!

Eğer, mensubu olduğum yargı kuvveti, “bir yerlere bağımlı” olsaydı, yargılamaya ilişkin yetkilerimi vicdânî kanaatlerime göre değil, “birilerini” memnun etmek için,onların arzuları, çıkarları ve tâlimatları doğrultusunda kulanmak mecburiyetinde kalacaktım; bu durumda ise, haktan, hukuktan, adâlet ve hakkâniyetten söz edilemeyecekti.

Kezâ, yüce yargı, eğer “bağımlı” olsaydı, mesleğimi, yargıyı bağımlı hâle getiren siyasî iktidar mensuplarının görüş ve tâlimatları yönünde icra ediyor; kararlarımı da (açıktan açığa olmasa bile, gizliden gizliye) onların emirleri doğrultusunda veriyor olacaktım! işte, benim, bu “en büyük nimetim”, kendi hür ve özgür iradem / vicdânî kanaatim, 12 Eylül 2010 Pazar günü -ne yazık ki, bir daha geri verilmemek üzere- elimden alınmak isteniyor; bundan böyle, kolu-kanadı kırılmış “bağımlı ve cüce” bir yargının mensubu olarak siyasî iktidârların “robotu” haline getirilmek isteniyorum!

şimdi, buradan, “evet”çilere, “şimdilik evet”çilere, “yetmez ama yine de evet”çilere ve “boykot”çulara seslenmek istiyorum: Benim, bir hâkim olarak, yargısal kararlarımı “kanuna ve hukuka uygun biçimde vicdânî kanaatlerime göre” mi, yoksa “siyasî iktidârlara mensup organ, makam, merci veya kişilerin emir ve tâlimatlarına göre” mi vermemi istersiniz? Suçsuz olduğuna inandığım bir sanığı tam beraat ettirmek üzere iken, o sırada beni arayan kişinin aksi yönde karar vermemi “emir buyurması” üzerine (içim kan ağlayarak) mahkûmiyetine karar vermem hoşunuza gider mi?

Veya, tam tersi, eldeki delillere göre cezalandırılması gereken azılı bir fâili, hakkettiği cezaya çarptırmak üzere iken, fütursuzca odama dalan “birinin ya da birilerinin zoru ile" beraat ettirmem, adalet duygularınızı incitmeyecek mi?işte, anayasa değişikliği ile yapılmak istenen budur!

Asıl amaç, bugüne kadar bin türlü hileye, bâdireye, entrikaya, tertip ve düzene rağmen, hâl⠓bağımsız” kalabilmeyi başarmış olan Yüce Türk Yargısını, idareye bağımlı bir “robot yargı” haline dönüştürmektir!

Bundan, hiç şüpheniz olmasın!

Ben… Halkoylaması sonrasında eskiden olduğu gibi, kararlarımı, yine kendi hür irademle baş başa kalarak vermek istiyorum; idarenin mümessilleriyle kafa kafaya vererek değil!

Ben… Kararlarımda bana tesir etmeye çalışan kişilerin suratlarına eskisi gibi telefonu kapamak; odama girdiklerinde ise yine kapı-dışarı etmek istiyorum; her telefon ettiklerinde esas duruşa geçmek ya da mahkemeye geldiklerinde onları başköşelerde ağırlamak değil! “Evetçiler / Boykotçular”, ne olur, mesleğimin biricik güvencesi, varlık sebebi, olmazsa olmazı, bütün gücü-kuvveti, güzelliği, hatta süsü olan “hür irademi / vicdânımı” lûtfen, ama lûtfen elimden almayın; onu bana çok görmeyin; beni birilerinin kulu, kölesi, ırgadı, marabası, kuklası, robotu haline dönüştürmeyin!

Ne olur! Bağımsız Türk Yargısının onurlu bir mensubu olarak -gerekirse- sizlere yalvarıyorum:

Kararınızı lûtfen bir kez daha gözden geçirin!

Ne olur!

çetin Canbazoğlu


---------------alıntı---------------

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol