komşunun çocuğu

mefetzeger
yıllardır annelerimizden dinlediğimiz ama bir türlü tam anlamıyla tanışamadığımız kişi. Annemin dediğine göre bizimki yeni bir şeyler keşfetmiş ben de nasıl daha çok sigara içerimin derdindeymişim filan.
saniyede yirmidört kare
tek başına bir senfoni orkestrası kadar gürültü çıkarabilen çocuktur. çocuk sevgimi sorguluyorum kaç gündür, birkaç gün sonra çocuk doğurmaktan da vazgeçebilirim.

çocuk asla yürümüyor, sadece koşuyor. ulan bir çocuk sabah uyandığı andan itibaren koşmaya başlar mı? başlar canım, başlar. her sabah saat 7:30'da işe giden babasının peşine de ağlar. ''babaüüüğğeehee'' diye. bir gün ağlarsın, iki gün ağlarsın. biz de ağladık zamanında. ama baktık adam akşam eve gelebiliyo gayet, bıraktık. ama bu çocuk hâlâ öğrenemedi bunu.

her gün ''bugün çıkıp konuşacağım annesiyle, aşağıda ahır yok bilmeleri lazım'' diyorum, sonra o an hiç birileriyle konuşasım olmadığı için çıkmıyorum. birkaç saat sonra çıkarım diyorum, yine çıkmıyorum.

birkaç gün önce, apartmanda karşılaştık. annesi, çocuk ve annesinin kucağında 7-8 aylık başka bir bebek. önce sürekli koşan çocuğa baktım. iyice baktım ama, eşgal alır gibi. ayaklarına baktım. ''bunlardan mı çıkıyo bu kadar ses'' küçük küçük, sipaydır menli terlikli ayaklar. yeni taşınmış olduğum için anneyle kısaca ''yerleştiniz mi, alıştınız mı?'' sohbeti yaptık. sonra kadın dedi ki, ''ya bizim çocuk çok yaramaz, dur diyorum durmuyor. umarım rahatsız olmuyorsunuzdur.'' tam böyle derin bir nefes aldım, saydıracağım. ''böyle bacak olmaz olsun abla, sıçtı ağzıma'' diye başlayan. kadına baktım, yüzü çökmüş resmen. uykusuz ve çok yorgun belli. bir de öyle bir söyledi ki eski bir dostla dertleşir gibi. halbuki kadını ikinci görüşüm falan. sonra daha kısık sesle bebeği göstererek ''bir de kardeşini kıskanıyor, ondan aşırı agresif.''

bunun üzerine çocuğunun bacaklarını kırmayı hayal ettiğimi söyleyemedim tabi. ''ya abla çocuk işte, koşar. çocuklar koşar işte başka naapar ki? hem zaten hep evde çocuk, iki çimen-park yüzü görmüyo ki. parka götüriyim ben onu, orada koşsun, enerjisini atsın çocuk işte eheh'' dedim. ama en son ne dediğimi, kadının sevinçle yüzü aydınlanınca anladım. ''parka götüreyim'' dedim kesinlikle, son günlerimin en büyük düşmanı ile parka gitme teklifinde bulundum şuursuzluğumdan.

sonra çocuğa döndü. ''ablayla parka gider misin bora?'' dedi. çocuk bi' utandı, annesinin arkasına saklandı. ''koşsana lan, koşsana şimdi de'' dedim içimden.

galiba yarın parka gideceğiz borayla. ben onu bi dönen şeylerde aşırı döndürüp kusturayım da görsün. üç gün yatsın yatakta koşamasın it.

terli terli dondurmayı da dayadım mı çocuğa, bir hafta kafam rahat. ohh miiss.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol