beşiktaş inönü stadyumu'nu çizen mimar.
--alıntı--
işte mimarlığın böyle güzel bir yanı var. işi yaparken kimi zaman nasıl tarihi bir şeye imza attığını öngöremeyebiliyorsun. sen sadece bir yapı tasarlıyorsun, gerisini insanlar hallediyor. kahkahası, gözyaşı, sevinci, hüznü, hayal kırıklığı, delicesine sevinçleri, sindirimi, boşaltımı, solunumu... geriye kalan herşeyi insanlar hallediyor. günü geliyor, bir bakıyorsun senin tasarladığın şeyin önünde gencecik bir delikanlı "hep anlatılmış ama hiç görülmemiş"in heyecanına yenik düşüp hüngür hüngür ağlayabiliyor. berikinin, hayatının kadınına yaptığı evlenme teklifine yalnızca o şahitlik edebiliyor.
çocuklar ayak basıyor oraya; bir gün kendi çocuğuyla oraya adım atacak çocuklar... siyah-beyaz çocuklar... süleyman'ı, vedat'ı, sabri'yi, sanlı'yı, yusuf'u, ulvi'yi, rıza'yı, ferdinand'ı, feyyaz'ı, sergen'i, ilhan'ı, cordoba'yı, pascal'ı, deli'yi ve fabian'ı görmüş çocuklar... omuzlarda başlıyorlar senin yaptığın o "şey"deki yolculuklarına, sonra boyları yetiyor artık ve nihayet "omzunda taşıyan" oluveriyorlar. "baba" diyor omuzdaki, "burası dünyanın en büyük yeri mi?"... cevaplıyorsun onu biraz gülümseyerek, "evet oğlum, burası dünyanın en büyük yeri"...
--alıntı--[ybkz]swh[/ybkz][ybkz]swh[/ybkz]
neticede mekanları güzel yapan, insanlardır...
ukdeyi veren: ahh yavrum[ybkz]swh[/ybkz]
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?