bir ceza yöntemi olarak kadın

semt bizim aşk bizim
türkiye futbol federasayonu'nun en mantıklı kararı. [ybkz]swh[/ybkz]

bu uygulamadan daha doğru bir ceza olamaz. sahaya yabancı madde atan taraftar böyle bir cezaya maruz kalmalı ki bir daha o bozuk parayı atmadan önce 10 kere düşünsün. eğer gönlü bir sonraki maçı televizyondan izlerken vuvuzelayı özleten o seslere maruz kalmaya razı gelecekse yine atar bozuk parasını zaten.

işin ironisi bir tarafa bir kadın taraftar olarak söylemeliyim ki ben ceza unsuru değilim.

şimdi soracaksınız e be kızım sen hiç gitmedin mi bu maçlara? cevap veriyorum. geçen sezon bir tane bile kaçırmadım. ama sadece ilk maç hariç [ybkz]swh[/ybkz] hiç birinden hoşnut kalmadım. zaten o ilk maçta da nitellik ve nicelik kavramlarını insanların gözüne soktuğumuza inanmaktayım.

peki neydi o ilk maçın farkı? cevap basit ilk olmasıydı. zaten cezalı olmasa da maça gidecek insanların gitmiş olmasıydı. sonra popülerleşti. sosyal medyada çıkan resimler cezbetti genç kızlarımızı. övgüler gaza getirdi. ben de orda olmalıyım diyenlerle doldu taştı. gelmesin demiyorum burda bir anlaşalım. gelsin herkes gelsin. ama sadece cezalı maçlara değil. tribünlerin esas sahiplerinin olduğu maçlara da gelsinler ki adap öğrensinler.

burada kendimi çok maça gidiyorum bilmem ne olarak anlatmak değil amacım bilen bilir ne kadar giderim gitmem. ama ben hatırlamıyorum ki bir maç çıkışı o hengame de yanlışlıkla ayağına bastığım bir erkek (b: "yavaş be kaşınıyosun sen") desin. ya da kalabalıktan giremediğim bir tribüne üstelik maç başlamışken bir şekilde girmeye çalıştığımda; "çocuklarımı eziyorsun!!" diye beni aşağı itmeye kalksın.

sonuç olarak tff'nin bu cezası çok ustaca düşünülmüştür. sanılmasın ki bu cezadan sadece erkek taraftarlar etkileniyor, en az sizin kadar biz de madur kalıyoruz haberiniz olsun.
kont brakula
tribünler için yanlış söylem. belki ben mazoşistim bilemedim ama seviyorum kadınların tribünde olmasını. kadın taraftarın varlığı bana bir ceza gibi gelmiyor. eğleniyorum bile maçı izlerken. ceza, benim oraya gidememem.
konuşkankartal
Bu uygulamada kadının bir ceza unsuru olarak kullanılmadığına inanarak katılmadığım bir iddiadır.
Eskiden cezalara taraftar olmadan oynama veya başka bir sahada oynama şeklinde verilirdi ancak spor bakanlığının teşviğiyle bu sadece kadınların alınmasına çevrildi.
Kadın sesinin tizliğini ceza olarak düşünebiliriz ve hatta bundan en çok ben muzdaribim ama bu şikayeti “yukarıdakine” yapsak belki daha doğru olur? Havva’yı yaratırken ses tellerini tribünlere uygun yaratabilirdi…
kadınların topluluk içinde nasıl davranması gerektiğini bilmemesi [ybkz]swh[/ybkz] de ayrı bir ceza tabi..Ancak bu konuda hep beraber sınıfta kalmadık mı? Yılbaşı partilerinde tacizler, düğünlerde serseri kurşunlarla ölen insanlar ve hatta o muhteşem, organize, saygın tribünlerimizde kavgalar, küfürler, tehditler olmuyor mu?
Velhasıl-ı kelam; bunu bir ceza olarak değil de o tribünlere gitme şansı bulamayan kadın ve çocukların tezahuratları öğrenebilmesi, serbest vuruşu kavrayabilmesi ve tribün ritüellerini anlaması için bir fırsat olarak değerlendirebiliriz.
e.ç
tribündeki kadınların tribündeki erkeklere özenerek ,onları aratmayacaklarını kanıtlamak amacıyla[ybkz]swh[/ybkz] en ufak bir aksiyonda yerli yersiz bağırması bir cezadır.(bkz: sad but true )
la vittoria sara nostra
bir arkadaşımın ricası üzerine onu bir cast ajansına götürdüm. bir iki saatlik bir eğitime girdi kendisi ve ben de ajansın bekleme salonunda kendisini bekledim. bu süreç içerisinde de gerek televizyon, gerek dergi karıştırırım, olmadı biraz mobilden nete girerim diye düşünüyordum ki içeri iyi giyimli, gayet şık ve hoş bir bayan girdi. selam verdi ve görüşme için kendisine sıra gelmesini beklemeye başlamıştı ki "siz de mi görüşme için bekliyorsunuz" diye bir soru yöneltti. bir arkadaşımı beklediğimi söyleyip televizyona gömülecektim ki ikinci, üçüncü, dördüncü sorular geldi. nezaketen cevap vereyim dedim ve başladık konuşmaya. bu esnada salona gelen bayanların sayısı da artıyordu ve her gelen selam verdikten sonra konuşmaya katılıyordu.

işte ben o gün kadın dırdırı nedir onu anladım. evet, maçlarda ceza olarak kadın ve çocukların olmasını doğru bulan biri değilim ama yaklaşık 13 kadının bir araya gelip dedikodu yaptığı bir ortam bir erkek için pek de isteyerek duracağı bir ortam olmayabilir.

üstelik bu kadınların çoğu ülkemiz güzellik ortalamasının üzerindeki kadınlar olsa bile...
kaerin
çok kez farklı ortamlarda ifade ettim, bu ceza anayasaya aykırıdır. evrensel hukuk kurallarına da aykırıdır. sen hiç bir stadyumu bir cinsiyete (ya da belli yaş üstüne) kapatıp diğer cinsiyete açamazsın. bu ülkenin her vatandaşı eşittir. sırf stadyumdaki suçluların ekserisi erkek diye tüm erkek cinsiyetini cezalandıramazsın. çok basit bir soru, benim suçum ne? ben ne yaptım da sivas maçını izleyemedim? bu bildiğin insan haklarına aykırı. işin ehli bir vatandaş gereken yerlere bu gerekçelerle başvursa sonuç almaması mümkün değil.

işin beni şaşırtan yönü, bunu kadınlar nasıl kabullenip maçlara coşkuyla gidebiliyor? rezalet. insan onuruna aykırı.
dingoc
bekar erkeklerin evlenmeden önce evli erkekler tarafından uyarılmalarını anlatan ifade. olm bekar hayatı ne kadar güzel deli misin sen, ne evlenmek ki, cezanı mı bulacaksın olm gibi söylemlerin ana fikri.
(bkz: evlilik)
gagam koptu sira pencelerimde
kadınların da onaylayıp destek verdiği ceza şeklidir.

kaerin'in de dediği gibi anayasaya, evrensel hukuk kurallarına, insan haklarına tamamen aykırı olmasına rağmen anamız, bacımız, sevgilimiz koştura koştura bu maçlara gitmekteler.

"kadın nasıl ikinci sınıf vatandaş olarak gösterilir?" sorusuna bundan daha güzel bir cevap, çözüm olamazdı herhalde. hemde itiraz eden kimse olmadan.

bildiğim kadarıyla anayasadaki eşitlik ilkesi kaldırılmış değil.
evrensel hukuğa göre eşitlik yok olmuş değil.
insan hakları kadınlar için de geçerli sanırım hala.

o zaman e be gerizekalı bunun nesini destekliyorsun hala?
bunun neresi bir fırsat olabilir senin için?
neresine bir 'milat' diyebilirsin?

cezanın adına bak la bir;

---------------alıntı---------------

Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu (PFDK), Beşiktaş'a, Sanica Boru Elazığspor ile oynadığı maçta taraftarlarının neden olduğu saha olayları nedeniyle 1 maç kendi sahasında seyircisiz oynama cezası verdi.

---------------alıntı---------------

ne diyor anlayabildin mi?

(b: 'seyircisiz oynama cezası')

sen nesin lan o zaman? ne işin var maçta? seyircisiz oynanan maçta [ybkz]swh[/ybkz]insanların ne işi var? sen kendini insan olarak bile görmüyorsun sonra gelip "kadınların tribün adabını, futbolu öğrenmeleri açısından bir fırsat olabilir. bık bık bık bık." diyorsun. sen kendine yapılan muamelenin farkında mısın olm? seni seyirciden, taraftardan saymamalarını geçiyorum bak; sana insan olarak bile değer vermiyorlar sen hala fırsatmış oymuş buymuş saçmalıyorsun.

ulan bu adamlar gidip bir de eşitlikten, özgürlükten, insan haklarından dem vuruyor ya işte o koyuyor adama. sen önce kendi hakkını savun be hacı. sana 'insan değilsin' diyen adama karşı dur önce ha? ne bileyim eşitliğin, insan haklarının ne olduğunu falan öğren. ondan sonra gel de savunacak bir görüşün olsun en azından.

fırsat ha? ulan sonra niye sinirleniyorsun, niye küfrediyorsun. yok amına koyim yok. bizden bir sikim olmaz işte. daha neyin derdindeysem ben. kafamı sikeyim.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol