kürtçe

konuşkankartal
---------------alıntı---------------
Kürtçe, (Kurdî veya Kurdkî) geniş Hint-Avrupa dil ailesinin Hint-iranî kolunun kuzey-batı irani grubuna girer ve Türkiye'nin doğu ve güney doğusu, Suriye'nin kuzeyi, ırak'in kuzeyi ve doğusu ve iran'ın batısında konuşulmaktadır[5]. Orta Doğu'nun Arapça, Türkçe ve Farsçadan sonra en çok konuşulan dördüncü dilidir[6].

Yapı olarak Altay dil ailesine giren Türkçe ve bir Sami dil olan Arapçadan çok farklıdır. Ama hem gramer hem de bazı temel sözcükler açısından gerek Avestî ve Sankrit gibi eski diller, gerek Fransızca, ingilizce, Rusça ve Almanca gibi çağdaş Avrupa dilleri ile önemli benzerlikler arz eder. Aynı kökten gelen Kürtçe ile Farsça arasındaki benzerlik ve farklılıklar ise Latinceden türeyen Fransızca, italyanca ve ispanyolca arasındaki ayrılıklarla karşılaştırılabilir. Bir kısım sözcükler aynı eski iranca kökenden gelip, zamanla değişik bir evrim sonucu bugün iki dilde tamamen farklı telaffuz edilmektedir. Her iki dilin ayrıca tamamen kendilerine özgü zengin kelime hazineleri, morfoloji, fonoloji ve gramer kuralları vardır. örneğin Kürtçede önemli bir rol oynayan adların, Fransızcada olduğu gibi eril ve dişil olarak cinslere göre ayrımı olayı Farsçada yoktur.
---------------alıntı---------------

[ybkz]swh[/ybkz]
rındık
kürt haklının aydın kesiminin kullandığı zengin akademik dil ve orta sınıf kürt halkının kullandığı dil olarak tanımları ikiye ayrılan dildir. aydın ve akademik tanımını geçerek diğer tanıma gelelim. kürtçe benim nezdimde 3 döneme ayrılır.

1- özgür bir şekilde konuşulan, anlaşılan ve yazılan kürtçe (bu dönemde baba ve anne kürtçe konuştuğunda çocuk kürtçe cevap verirdi)

2- konuşulan, anlaşılmayan kürtçe ( baba ve anne aralarında önemli mevzularda kürtçe konuşur çocuk anlamaz)

3- konuşulmayan, anlaşılmayan kürtçe ( bundan sonra yaşanılacak dönem ise babanın ve annenin konuşmayı unuttuğu çocuğunda haliyle anlamadığı dönem)
mrkela
bir zamanlar ülkemizde konuşulması dahi yasak olan, şimdilerde resmi bir televizyon yayını dahi olan ama mahkemede savunma yapılamayan, göze sürme misali seçmeli ders olarak okutularak anadili olanların eğitiminin önüne set çekilmeye çalışılan, farsça nın bir kolu olmayan, farsça yla aynı dil ailesinden gelen, özellikle büyük şehirlerde konuşanın mahalle baskısı hissettiği, bir milletvekili tarafından "medeniyet dili" olmadığı için aşağılanmış bir dildir.

bir dil bir insan özdeyişinin anlamını konuştuğum dilden başka bir dili, ingilizce yi, öğrendiğim zamanlar anlamıştım. yeni bir dilin doğayı yeni bir bakışla tanımlama olduğunu, zihinsel ve insani gelişimime yaptığı katkıyı anlamak bana, başta ülkemde, dünyada yok olmaya yüz tutmuş dillerin önemini kavratmıştı.artık kürtçe, zazaca, lazca, çerkesce, hemşince gibi anadoluda kullanılan fakat yok olma tehlikesiyle karşı karşıya dillere duyarlılığım artmıştı. ne ülkemde ne de dünyanın başka bir yerinde kültür öğeleri üzerinde her ne sebeple olursa olsun baskı olmasın, farklılık zenginliğimizdir.
gagam koptu sira pencelerimde
türkçe ile arasında hiçbir fark olmayan dildir.

canımızdır, ciğerimizdir. korunmalıdır, yaşatılmalıdır. kan emici çakallara da leş kargalarına da yem edilmemelidir. bunlar ise devlet tarafından falan değil bizzat bizler tarafından yapılmalıdır. dil de bir kültürel mirastır ve kültürel miraslara en çok halk sahip çıkmalıdır. sikerler devletini! sık yumruğunu yedirtme farklılıklarımızı!

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol