kendine güvenememe, karşıdaki ne der, ya olmazsa gibi düşüncelerin altında yatandır. karşınızdakini kendinizden üstün görmekle alakalı.
özgüven eksikliği
kendiyle dış dünyayı eş tutmaktan ileri gelen mevzu.
halbuse, sen bana desene bi, o duyduğun iç ses'ten başka var mı?
halbuse, sen bana desene bi, o duyduğun iç ses'ten başka var mı?
asosyal insanlarda görülür genelde günümüzde gömülür bilgisayara evden çıkmazlar.
tespit edilmesi kolay, tedavi edilmesi zor durumdur. 10 yaşındaki çocuklar bile kokusunu alır güven eksikliğinin, onu tespit etmekte bir şey yok. önemli olan çözüm konusunda fikir sahibi olmak.
bir zaman öncesine kadar iliklerime kadar hissettiğim ruhsal rahatsızlık. öyle ki dolmuşta inmek istediğimi söylerken bile utanıp, sıkılıyordum. markette para üstünü eksik verdiklerinde miktar çok fazla değilse gidip düzeltemezdim. amk otobüste ayağıma basarlardı gıkım çıkmazdı. berberde sıramı alırlardı gazete okuyormuş gibi yapardım.
çözümü, sıkıntıya sebebiyet veren durumların üstüne gitmek. tanımadığım insanlarla daha çok diyaloğa girdim, canlı radyo programlarına bağlandım, para havalesi vs. banka işlemlerimi internet değil telefon bankacılığı ile yaptım, yine bilet alımlarımı hava yolu firmasının müşteri hizmetlerini arayıp satış temsilcisiyle konuşarak yaptım, markette, otobüste, mağazada her fırsat bulduğumda tanımadığım insanlarla şakalaştım, almayacağımı bile bile pantolon, gömlek vs. giyecekleri üstümde denedim, bir arkadaşımla girdiğim yeni arkadaş grubunun içinde bir köşeye sinip kalmaktan alıkoydum kendimi.
başlarda hiç kolay olmadı. insanlarla konuşurken sesim titriyordu, bizim fiko[ybkz]swh[/ybkz] gibi anadilimde yanlış telaffuzlar yapıyordum. ama zamanla daha rahat hissetmeye, etrafımda beni korkutan insanların aslında benden çok da farklı olmadıklarını anladım. bugün ise bu ezikliği çok uzun süre önce yenmiş olmanın verdiği rahatlıkla yaşamımı sürdürüyorum.
geçmişte çok ezildim ben, çok hakkımı yediler. öyle bir dolmuşum ki bugün bana veya bir başkasına karşı yapılan en küçük bir haksızlığı bile kaldıramıyor, hemen tepki gösteriyorum. daha çok futbolla ilgili yazdığımız bu sözlükte küfürlü girdiler yazmamın sebebi de takımımıza sahada ya da saha dışında yapılan herhangi bir haksızlığa cevap veremiyor oluşum. içimi o haksızlığa neden olanlara kötü sözler söyleyerek soğutuyorum çünkü günlük hayatta hiçbiriyle karşılaşma şansım yok.
hani şu 24 nisan 2016 trabzonspor fenerbahçe maçında hakeme saldıran taraftar var ya; kendi hayatında kesin benim geçmişte yaşadığım tür problemler yaşıyor. haksızlık karşısında seslerini duyuramamak o noktaya getirmiş adamları. tamam yaptığı doğru bir hareket değil, hatta hakemin o sırtını tutarak soyunma odasına gittiği andaki yüz ifadesini görünce kendimi anasının, babasının, eşinin, çocuğunun yerine koydum bir an ve gerçekten çok üzüldüm. ama şimdi trabzonspor taraftarı ülke genelinde terörist ilan edildi ya hani, al trabzonu oradan koy yerine fener'i o sahaya atlayıp hakemi darp eden eleman bir anda haklı olur, trabzonspor küme düşürülsün diye kampanya başlatanlar "kupamızı verin" diye ağlarlar. sonra da yeri gelince "adalete fener yak" diye kampanyalar düzenlerler o fener götlerine giresiceler.
işin özü; belki bütün bu yazdıklarım sizlere komik gelecek ancak dolmuşta para uzatırken heyecanlanmadan, acele etmeden, tane tane ve daha uzun cümleler kurabilmenin ne kadar değerli bir hazine olduğunu benden iyi hiç biriniz bilemezsiniz...
düzenleme: devrik cümle.
çözümü, sıkıntıya sebebiyet veren durumların üstüne gitmek. tanımadığım insanlarla daha çok diyaloğa girdim, canlı radyo programlarına bağlandım, para havalesi vs. banka işlemlerimi internet değil telefon bankacılığı ile yaptım, yine bilet alımlarımı hava yolu firmasının müşteri hizmetlerini arayıp satış temsilcisiyle konuşarak yaptım, markette, otobüste, mağazada her fırsat bulduğumda tanımadığım insanlarla şakalaştım, almayacağımı bile bile pantolon, gömlek vs. giyecekleri üstümde denedim, bir arkadaşımla girdiğim yeni arkadaş grubunun içinde bir köşeye sinip kalmaktan alıkoydum kendimi.
başlarda hiç kolay olmadı. insanlarla konuşurken sesim titriyordu, bizim fiko[ybkz]swh[/ybkz] gibi anadilimde yanlış telaffuzlar yapıyordum. ama zamanla daha rahat hissetmeye, etrafımda beni korkutan insanların aslında benden çok da farklı olmadıklarını anladım. bugün ise bu ezikliği çok uzun süre önce yenmiş olmanın verdiği rahatlıkla yaşamımı sürdürüyorum.
geçmişte çok ezildim ben, çok hakkımı yediler. öyle bir dolmuşum ki bugün bana veya bir başkasına karşı yapılan en küçük bir haksızlığı bile kaldıramıyor, hemen tepki gösteriyorum. daha çok futbolla ilgili yazdığımız bu sözlükte küfürlü girdiler yazmamın sebebi de takımımıza sahada ya da saha dışında yapılan herhangi bir haksızlığa cevap veremiyor oluşum. içimi o haksızlığa neden olanlara kötü sözler söyleyerek soğutuyorum çünkü günlük hayatta hiçbiriyle karşılaşma şansım yok.
hani şu 24 nisan 2016 trabzonspor fenerbahçe maçında hakeme saldıran taraftar var ya; kendi hayatında kesin benim geçmişte yaşadığım tür problemler yaşıyor. haksızlık karşısında seslerini duyuramamak o noktaya getirmiş adamları. tamam yaptığı doğru bir hareket değil, hatta hakemin o sırtını tutarak soyunma odasına gittiği andaki yüz ifadesini görünce kendimi anasının, babasının, eşinin, çocuğunun yerine koydum bir an ve gerçekten çok üzüldüm. ama şimdi trabzonspor taraftarı ülke genelinde terörist ilan edildi ya hani, al trabzonu oradan koy yerine fener'i o sahaya atlayıp hakemi darp eden eleman bir anda haklı olur, trabzonspor küme düşürülsün diye kampanya başlatanlar "kupamızı verin" diye ağlarlar. sonra da yeri gelince "adalete fener yak" diye kampanyalar düzenlerler o fener götlerine giresiceler.
işin özü; belki bütün bu yazdıklarım sizlere komik gelecek ancak dolmuşta para uzatırken heyecanlanmadan, acele etmeden, tane tane ve daha uzun cümleler kurabilmenin ne kadar değerli bir hazine olduğunu benden iyi hiç biriniz bilemezsiniz...
düzenleme: devrik cümle.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?