ahmet kaya

last director
ölümünün üstünden yıllar geçmiş ancak etkisi hiç azalmamış sanatçı.

yusuf hayaloğlu'nun "işte gidiyorum" şiirinde kendisinin söylemek isteyip de sustuğu ne varsa dökülmüş uyaklara dolmuştur.

anlatacaklarım var benim de...

sene 98... samsun'dan yeni taşınmışız iskenderun'a... ayağımızın tozuyla konsere gittik. 5 temmuz stadı tıklım tıklım dolu. ahmet kaya gelecek, elbette halk konseri... o gün belki de yanımda yıllar veya günler ardından tanışacağım insanlar var omuz omuza belki de alakasız bir noktasında stadın ama illa ki aynı şarkılar ağzımızda...

küçüğüm tabi o zamanlar, bilmiyorum kürt nedir, ne demektir, biz neden kürtüz, abim neden sırf mardinli olduğu için dayak yemişti dokuz kişiden samsun'da, babam neden ihale yarışlarında zorlanırdı gizli kimlik kargaşaları yüzünden, polisler neden kürtleri arabalarına alır gezdirir gezdirir evlerine geç saatlerde yollardı hiçbirini idrak edemeyecek yaştaydım. sadece tüm ağır sohbetlerin fasulyesiydim başı okşanan...

ahmet kaya da bilmediklerimdendi, kimdi bilmiyordum o gün. temsil ettiği şeyi, elindeki sazın sıralanmış notalarından ibaret sanırdım. oysa bir tarihin acılarını sıralıyordu notalarında, sonradan öğrendim.

çok şeyi de sonradan öğrendim. yapay gölün bile tutmadığı köyüme 80'de adı kürtçe olduğu için devletin adakent adını koyduğunu, nice baba oğluna babasının ismini kürtçe olduğu için koyamadığını, kürt olduğu için yani bir bakıma doğuda doğduğu için yani bir bakıma izmirli olmadığı için işten atılan memurların olduğunu, 60 bin kürtün devlet eliyle zalimce katledildiğini hep sonradan öğrendim...

işte onun yaptığı da sesi kısılan ve azınlık olduğuna inandırılmaya çalışılan bir milletin sesi olmaktı. o gün çok da anlamadan sadece sesine sazına türkülerine kaptırırken kendimi ne kadar seviyorsam sonrasında da öyle sevdim...

başta bahsettiğim şiirde şöyle diyor ahmet kaya için;
"hiçbiriniz hiçbir dilde beni anlamadınız
ben başımı verdim
sizinse insafsız bir linç oldu karşılığınız"

işte gitti...

ağladıkça yeşeren dağlarımızda hala yankılanıyor türkülerin, yankılanacak sonsuza dek...

masum kalan tüm çocuksu duygularımla, yüreğimde güvercinler yetiştiriyorum, tüm penceresiz kalan çocuklar, tüm memleket hasreti çeken sürgünler, tüm evsizler, tüm özgürlük sevdalıları ve tüm diğerleri için.... ve senin için...

ışıklar yoldaşın olsun, sakalları çocuk kokan adam...
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol