geçen gece oturup belgeselini izlediğim, izledikçe iç geçirdiğim tarifi edilemeyecek kadar güzel yüreğe sahip insan. evde kürtçe kaset dinlemenin bile imkansız olduğu dönemlerde ses telleri yırtılırcasına bağırdı türkülerini. bağımsızlık dedi. insanlık dedi. ölüme karşıyız dedi. barış dedi. ben ırkçı değilim dedi. üstüne basa basa insan ölümlerinin insanlar tarafından olmaması gerektiğini söyledi. o söyledikçe sapladılar göğsüne. o söyledikçe günah keçisi bellediler. çatallar, kaşıklar fırlattılar bedenine. belki bedenine saplanmadı ama yüreğinin en orta yerinde çoktan derin yaralar açmıştı bile. şarkılarında hep bir baş kaldırış, hep bir sisteme aykırılık, hep bir duygusallık var.
cenazesi sırasında şivan perwer'in ağıdı hala gözlerimin önünde. ferhat tunç'la beraber ağıtlarla türkülerle uğurladılar.
en acısı ise; dilinden düşürmediği vatanında cansız bedeninin bile olmayışı. babam gibi yüreğimin en orta yerindesin.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?