yaş 17-18 falan uyanık bir arkadaşa uyup galatasaray maçında şampiyonluk tişörtleri satıcaz. yolumuzu buluruz diye ne sattığımı çok umursamadan gittik sami yenin önüne daha bir tişört bile satamadan avukat ve polislerden oluşan bir grup apar topar karakola götürdü işportacılıktan. neyse efendim lisanslı ürünler üreten firmanın avukatları davacı falan oldular[ybkz]swh[/ybkz]. mahkemeye çıktık bi süre sonra,
hakim: oğlum galatasaraylımısın sen
ben: ha ha hayır[ybkz]swh[/ybkz] beşiktaşlıyım öğretmenim [ybkz]swh[/ybkz]
hakim: o zaman neden bu [ybkz]swh[/ybkz]rengibozukların malını satıyon
ben: para kazanırız sandım ondan [ybkz]swh[/ybkz]
hakim: tamam galatasaylılarda bunları mahkemeye vermiş becerememişler lisans işini, düşer bu dava merak etme sen dedi. takipsizlik falan olucak gibi bişeyeler dedi avukat gibi bana istersem onları dava edebileceğimi fatura bulmam halinde zayi olan mallardan dolayı dava açabileceğimi falan söylemişti. sağolsun tanıdığım en baba fenerliydi.
ben[ybkz]swh[/ybkz]: mahkemeye çıkmanın korkusuyla bir daha gitmemek için sadece dua etmiştim davacı falan da olmamıştım, ama öğretmenim ne ya
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?