zeki ve kafası para pul işlerine basan adam. tabi zeki derken, bu kadar başarılı olmak biraz da 'çakal' olmak şart. mesela ben 36 dil bilsem yine de sanki paris'e gitmişim de yanımda brezilyalı taraftarlar varmış gibi 'ooo biireziiiil' diye milleti bağırtıp koskoca ülkeyi kafalayamam. ya da dünyanın öte ucunda program yaparken elimde tıraş kremiyle türlü latina ablalardan öpücük alamam, hatta uyuşturucu kartellerinden dayak yerim 'bacımıza mı köpük sıkıyon lan deyyus' diye.
sonra ne bileyim, abd'de avrupada tutmuş formatları büyük bir özgüvenle masaya koyup birkaç yıl içinde bir kanalın bel kemiği olamam. kesin sesim yükselip alçalarak bir de titreyerek 'bi de şö-şöyle bi program var..amerik..kada çok tuttu bence bi şşans tanıyabiliriz' falan deyip kanal binasından siktir edilirim.
ha, tüm önemli futbolcularla kanka olup halı saha maçı çeviremem zaten onu geç. olsa bile beni kaleye sokarlar, adam paso forvet oynuyor lan, yanındaki değişiyor bir tek. bi sergen bi rıdvan bazen emre belözoğlu geçiyor. ben hakan ünsal'ın olduğu takımda yedek olurum.
dolayısıyla bir acun ılıcalı olmak çok basit görünse de aslında zordur. doğru düzgün bir yayın organında futbol ve kültürel şeyler üzerine bir şeyler karalayıp yine freestyle bir radyo programı yapsam yeter bana, ne acunu allasen.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?