beşiktaş'ın (vurgula: arap radyosu)na dönüş yaptığı maç. hayırsız olsun.
öncelikle 17 maç sonra gol atamadığımızı belirtelim.
samet aybaba'nın oyun prensibi rakibi az adamla yakalayıp dikine paslar ve hızlı hücumlarla gol bulmak. tamam bunda sorun yok, 'büyük takım böyle oynamaz yağ' diye çemkirmeyeceğim çünkü real madrid'in prensibi de bu mesela. ancak olay bunu uygulama biçiminde; real madrid bunu orta sahada kalabalık ve agresif bir çoğunlukla sağlıyor, önde yapılan baskı rakibi bozuyor ve amaçlarına ulaşıyorlar. dünkü maçta bizim görüntümüz ise istanbul deplasmanına gelen küçük takım yapılanmasıydı. orta saha savunmanın önünde kurulur mu hoca? kurulur belki, ama kurulmaz olsun.
kağıt üstünde bakarsak coşkulu futbolun devam etmemesi için hiçbir neden yok. bakıyorsun orta sahana, toraman emniyeti sağlayacak, ortada fernandes ve oğuzhan gibi iki teknik oyuncu, holosko ve olcay gibi forvet özelliği olan oyuncular ve ileride niang. kağıt üstüne bakıldığında fernandes ve oğuzhan orta sahayı çekip çevirecek, kanatlara attıkları paslarla birlikte niang da beslenecek, ya da kanat oyuncuları golü bulacak, ne olursa olsun rakip kaleye en az 3 oyuncuyla gideceğiz.
peki olan neydi? fernandes bir ara sağ bek oynadı. oğuzhan fena değildi ama bencilliği tuttu, ancak orta saha o kadar dağınıktı ki, holosko ve olcay o kadar kayıptı ki ileride tek başına savunmanın kucağında bir niang izledik. böyle bir şey olmamalı, büyük takımın, kazanması gereken takımın golcüsü ileride tek başına çırpınmamalı. bu adam zaten 33-34 yaşında, sürekli sağa sola yaptığı koşular, rakiple mücadelesi onu yıprattığı gibi bitiriciliğini de törpüler. bu maçta niang'ın emeğine yazık oldu işte.
beşiktaş'ı bu sezonun en güzel şeyi yapan, takımın politik düşünmemesiydi. hızlı,coşkulu,sonunu düşünmeden oynayan bir takım diğer taraftarlara da sempatik gelmişti, goller atıyorduk, yediğimiz umurumuzda olmuyordu. ama sırf şampiyonluk için bu kimliği terkedeceksek şampiyonluk ihtimalimiz olmasın be.takım 'futbol' oynayarak 3. olsun da o ucubelere benzemesin. ha keza şampiyonluk hedefi olan takım bu kadar korkak oynamaz ya neyse.
tüm bu rezalete rağmen biraz şanslı olsak, sivok'un bir kafa vuruşu içeri girse, onur niang'ın şutunu çıkaramasa veya olcay-oğuzhan ikilisi çalım sevdasına kapılmayıp topu niang'a aktarsa maçı kazanabilirdik. ve bu durumda yüzde 1-2'lik kesim haricinde kimse tepki göstermezdi. aynısı yaşandı çünkü birkaç hafta önce, ancak galibiyet her şeyi perdeledi; (bkz: 23 şubat 2013 sivasspor beşiktaş maçı)
takımın hedefi olmasını istemiyorum. gizli hedef falan hiç istemiyorum. takımın eskiden olduğu gibi oynamasını istiyorum sadece.
edit: ha, bu arada arap radyosu nedir diyenlere gelsin; arap radyosu beşiktaş'ın değişilmez taktik tertibidir;
http://haber.gazetevatan.com/Arap_radyosu/222369/4/Haber
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?