kenar yönetiminin futbol takımına da sirayet eden mentalite zayıflığına kurban giden karşılaşmadır. daha sade söyleyecek olursak samet aybaba'nın aklından galibiyetten ziyade berabere kalmayı geçirerek galatasaray'a bir puan daha yaklaşmak amacını güttüğü maçtır. maç saatine kadar ki hâl, hareket, duruş ve tavırlarınızla bunu açığa vurursanız, futbolcu bunun kolaylıkla farkına varır. doğal olarak oyunu ve kendisini de rölantiye alır.
"ya kaybedersem?" endişesiyle karşılaşmaya çıkarak "bir puanı cebine koymak" belki kısa vadede samet aybaba'yı kurtarabilir. ancak bursa, eskişehir, kayseri gibi ligin hatırı sayılır deplasmanlarına çıkacağınızı ve bu maçlardan üç puanla ayrılacağınızın hiçbir garantisi olmadığını -unutmak diyemem- göz ardı etmek pahalıya patlayacaktır.
sahadaki oyuna dönecek olursak hocasının dolaylı yahut doğrudan mesajını almış olan bir beşiktaş vardı sahada. ileride yalnız başına çırpınarak, bölüm bölüm kalitesini ve tecrübesini ortaya koyarak gidişata direnmek isteyen bir mamadou niang izledik. ikinci yarıda 50. dk'da bütünüyle oyundan düşen bir orta sahaya şahit olduk. aybaba'nın necip uysal hamlesi durumu değiştirmedi. bir başka temel sıkıntı ise -ki buna sezonun genelinde rastladığımızı düşünüyorum- sol veya sağ taç çizgisine sıkıştırılmış, beş metrekarede kısa paslaşmalarla kaybedilen toplar söz konusu. oyunu ters kanada doğru geniş alana yaymıyoruz/yayamıyoruz.
ikinci göze çarpan nokta yarı sahamızdan topla çıkarken ibrahim toraman, roberto hilbert gibi oyuncuların - yetenekleri kısıtlı olmalarına rağmen- ince paslar vermeye çalışmaları. oysa basiti oynamak kendilerini küçültmez. boştaki arkadaşınıza en kestirme yoldan topu ulaştıracaksınız bu kadar kolay. ancak bu arkadaşlar dikine milimetrik paslar atmaya çalışarak top kaybına neden oldukları gibi, rakibin hızlı atağa kalkarak defansı dengesiz yakalamalarına neden oluyorlar. atmaya çalıştıkları pasları verecek adamlar bu takımda bellidir. öyleyse yapacağınız şey pozisyon uygunsa bu isimlere topu bir şekilde ulaştırmak yahut, kendisini boşa çıkaran en yakın arkadışınızı bir an önce görmek. boyunuzdan büyük işlere kalkışırsanız, bunu ciddi şekilde cezalandıracak takımlarla maç yapacağınızdan emin olarak bir daha düşünün derim.
neticede üzücü bir iki puan kaybı yaşandı. maç sonrasına baktığımızda anlaşılan o ki bu üzüntünün beşiktaş cephesindeki tek karşılığı beşiktaş taraftarı.
matematik çok zor değil. üzerinizde bulunan kazandığında siz de kazanırsanız fark korunur. rakibiniz kaybettiğinde siz kazanırsanız sıralamada yükselirsiniz. galatasaray'a bir puan daha yaklaşmak belki sizi mutlu edebilir. ancak nelerden uzaklaştırdığını düşünmek için çok zamanınız yok.
önce antrenörünüz kazanmayı isteyecek, sonra takımdan bunun gereklerini bekleyecek. üçüncü sınıf memnuniyetlerle ancak günü kurtarırsınız.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?