stattan gelip maçın özetini televizyondan izleyip biraz kendime gelir gelmez yazıyorum bu entryi;
öncelikle ben hilbert'in pozisyonunu net penaltı olarak görmüştüm fakat maalesef değilmiş,top ayağından açılınca hilbert kendini bırakmış. eskişehir'in penaltısı ise, ki zaten o pozisyona uzaktık, doğru bir karar. fakat ben hala maç sonrası dediklerimde ısrar ediyorum; galatasaray elazığ deplasmanında,penaltı pozisyonunda melo 15 adım atıyor ve hakemin götü[ybkz]swh[/ybkz] o penaltıyı tekrar ettirmeyi yemiyor, siniyor hakem başına bela almak istemiyor, ama sana karşı senin sahanda adam cart cart ucuz kartları yağdırıyor. neden? evet taraftar olarak hakemle oynamıyoruz, ancak canımız yanınca küfrü basıyoruz,orada millet dale male derken çatır çatır gelen sarıları farketmedi bile. dale ne lan, sen don omar mısın?[ybkz]swh[/ybkz]
oyuna gelirsek; 2003-04 sezonunun ilk yarısındaki son maç olan [ybkz]swh[/ybkz] 5-3'lük rizespor maçındaki tadı ilk kez aldığımı söyleyebilirim. evet 10 yılda ilk kez oluyor bu. bazıları geçen seneki 5 attığımız buca maçını falan öne sürebilir, ama ben oğuzhanıyla,holoskosuyla,necipiyle total futbol oynayan bu takımı lucescu'nun üstün futbol makinesine benzetiyorum.
şunu söyleyebiliriz ki muhteşem bir futbol koydu ortaya takım. bakıyorsun fernandes,ismail,mustafa,quaresma,guti herhangi bir yıldız oyuncu; yok. oğuzhan premier lig'i dolmabahçe'ye taşıyor, holosko manisa yıllarına dönmüş, savunma bile 80. dakikaya kadar italya milli takımı görünümünde...
yediğimiz gollere,atamadıklarımıza, uğur boral'ın ısrarla bek oynatılmasına falan girmek istemiyorum, stattan çıkıp kendimize geldiğimiz an ilk söylediklerimiz 'bu takım sezon sonuna kadar böyle oynasın yeter' oldu,tek korkum takım biraz iyi gitmeye devam ettikçe kendince büyük beklentiler yaratıp takımı ufak hatalarda ölümüne baskı altına alacak cahil taraftarların varlığı. yoksa bu takımı izlerken aldığım zevki hiçbir şampiyonluk yarışına değişmem. biz mustafa denizli ile şampiyon olurken inönü'de bütün maç kapanıp tek golün üstüne yatan takımımızı da izledik, schuster'in modern futbolda asla tutunamayacak uçuk ama kırılgan takımını da, şimdi oğuzhan gibi bir yetenekle, fernandes gibi bir liderle, sonuna kadar savaşan asker oyuncularla beşiktaş'ı total futbol oynarken izliyorum ya, hiçbir şeye değişmem. sezon sonuna kadar bu görüntüyü devam ettirelim, üzerine koyalım, yapılacak ekonomik ama nokta atışı transferlerle birkaç sene içinde asıl kazananın kim olduğu ortaya çıkacak. bırakın büyükler astronomik transferler yapsın ve buna rağmen her maçı üç buçuk atarak kazansın. beşiktaş şu doğrultuda ilerlediği sürece en büyük kazanan olacak, 80'ler ve 90'ların başındaki kazanan kimliğini de geri alacak. hem de astronomik şarlatanlıklara gerek kalmadan, içimde bu umudu yeşerten maç olmuştur eskişehir maçı. varsın 2-2 bitsin.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?