izlemediğim maç. daha önce defalarca söylemiştim, türkiye ligi'ni takip etmiyorum. sadece beşiktaş maçlarını izliyorum,diğerlerininse özetlerine ancak tahammül ediyorum. onun yerine premier lig'de sunderland-wigan maçı çok daha cazip geliyor bana, niyetim futbol izlemek çünkü. her neyse...
bu maç, bu tasarrufumda ne kadar haklı olduğumu bir kez daha gösterdi. bir takım düşünün, kabadayı bir patron etrafında sadece kazanmak için her türlü hileye hurdaya pisliğe başvursun. takıma yeni transfer olanlar bile birkaç ayda konuldukları kabın şeklini alsın, albert riera bir anda rakibi tekmeleyip sonra sinsice gülen birine dönüşsün mesela.
bir taraftar güruhu düşünün, sürekli olarak mazlumluk peşinde koşsun. ulan nereniz mazlum? şımarık zengin piçi oktay'dan farkınız yok, sürekli istediğinizi dikte ediyorsunuz, maçlarınız sürekli erteleniyor, cezalarınız bile erteleniyor, hakem aleyhinize bir karar verse göt korkusundan hemen eyyama başlıyor...
bu bir sistem oldu artık, takım boka sarınca fatih terim ve yardımcıları, öğrencileri hasan şaş,ümit davala ikilisi hemen sahneye çıkıyor, bir gerginlik derken önce seyirci sonra takım ateşleniyor,hakemin ödü bokuna karışıyor..yazarken midem bulandı, ayıptır. franco dönemi real madridi sanki aq, salazar dönemi benficası sanki. olmuşken onlar gibi, tam olalım, galatasaray maç kazanana kadar bitemesin 90 dakika.
türk futbolunun içine düştüğü bataklığı kurutacak bir güç, iyi niyet,plan program dünya üzerinde bulunmuyor. bu iş bitti biter, hani bu yazıyı okuyan birileri varsa beklentilerinden vazgeçsin diye söylüyorum.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?