basketbolda ikinci kademe ekipler olarak adlandırabileceğimiz macaristan, çek cumhuriyeti, hollanda, belçika gibi ülkelerin takımlarının ortak özelliği, kendi sahalarında oynadıkları maçlarda yoğun seyirci desteğine arkalarına alarak boyalı alandan ziyade üç sayılık atışlardaki isabet yüzdesine dayalı olarak maçı kazanmayı hedeflemeleridir.
eğer ki (b: beşiktaş), (b: szolnoki olaj)'a bu anlamda bir ritm yakalatırsa işi zorlaşabilir. çünkü bu tip takımlar yakalamış oldukları coşkuyla bariz faullere, aleni hatalı yürümelere başvurur ve genel itibariyle hakemler tarafından kollanmaya başlarlar. o yüzden rakibin üç sayılık atış girişimlerini çok iyi savunmak gerekecektir. hücumda ise bizim aynı yola başvurmamızın şart olduğunu zannetmiyorum. pops mensah bonsu ve son haftaların formda oyuncusu ersin dağlı üzerinden boyalı alanda macar ekibine karşı üstünlük kurabiliriz. çizilen hucum setleri gereği zoran erceg, serhat çetin gibi isimler dış atışlarıyla skora katkıda bulunacaklardır. carlos arroyo hemen her maç maksimumunu sahaya döken bir adam. bu maçta da en önemli kozumuz olacaktır. david hawkins de aynı şekilde. ancak göstereceği performansla doğru orantılı olarak bu maçın kilit isimi son haftalarda kendisinden beklenilenin epeyce gerisinde kalan marcelus kemp olacaktır diye düşünüyorum.
son olarak hatırdan çıkarmamakta fayda var. (b: szolnoki olaj)'ın, bu turnuvaların[ybkz]swh[/ybkz] başat takımlarından ve doğal favorilerinden birisi olan letonya temsilcisi (b: ventspils)'i hem kendi sahalarında hem de deplasmanda mağlup ederek dörtlü finale kaldığını dikkate alalım. yani öyle çok da hello cello bir takım değiller.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?