27 ekim 2013 beşiktaş integral forex fenerbahçe ülker maçı

gidiyorum bu
doğru düzgün bir oyun plânımız olmadan sahada ya da tribünde bir taraflarımızı yırtsak da kazanamayacağımızı gösteren maçlardan birisi olmuştur. bana göre iki takımın kenar yönetimleri arasındaki kalite farkı, oyuncu kalitesi farkını ikiye katlayacak düzeyde.

bir tarafta zeljko obradovic'in en küçük veya bize göre sıradan gelecek bir pozisyonda dahi oyuncularına hırsla nasıl bağırdığını ve oyuncu kenara gelip sırasına oturana kadar ona ne yapması gerektiğini en yüksek perdeden anlatışını görüyorsunuz. bo mccalebb'in pozisyon gereği yere çok sert düşmesinde neredeyse masör dahil bütün fenerbahçe bench'inin ayağa kalktığına şahit oluyorsunuz. ortada bir faul olmadığını biliyorlar ancak hakemi baskı altına alma stratejisini gayet akıllıca uyguluyorlar işte.

öteki tarafa baktığınızda gayet uysal, gayet sakin bir şekilde oyunu takip eden, vücut dilleriyle tepkilerini ortaya koyamayan bir kenar yönetimi karşı karşıyasınız. gerçi yapmaya kalktıkları zaman da yüze göze bulaşıyor orası da ayrı bir zarar.

saha içinde her zamanki beşiktaş'ı izledik aslında. sadece taraftar gücü ile birlikte mücadele azmini bir seviye daha yukarı çekmişti hepsi o kadar. ama coaching hataları maalesef her karşılaşmada rol oynuyor. mesela avrupa basketbolunu yakından takip eden hemen herkes bilir ki luka zoric iyi bir hücumcu olsa da savunmada da bir o kadar aksayan bir oyuncudur. bu sezon da maçlarda henüz ilk devre sona ermeden 4 faulünü aldığı için uzun süre kenarda oturuyor ve fenerbahçe kendisinden gereğince faydalanamıyor. bu karşılaşmada da aynısı yaşandı ve biz colton iverson üzerinden zoric'i sıkıştırıp 5. faulünü aldırtmayı bir türlü akıl edemedik. maalesef çok geç bunu başarabildik. dolayısıyla kalan süre bizim bu avantajdan faydalanabilmemiz için yeterli olmadı.

hâlâ chris lofton'un bireysel zorlamalarına gereğinden fazla bel bağlayan bir anlayışımız var. ta sezon başında herkes bas bas bağırdı "sadece lofton üzerinden rakibi tehdit eden bir hücum düzenini benimsersek önlem alınması kolay bir takım oluruz" diye. inatla ısrar ediliyor. lofton şutu girmeyince sıradanlaşan bir adam, kabul edelim. çünkü alternatif hücum stilleri geliştirememiş. sol/sağ forvetten içeri yaptığı hemen her driplingde topunu çaldılar. ancak abartılı süreler almaya devam ediyor. bu karşılaşmada sanırım 28 dk süre aldı. bir bakın bakalım istatistiklerine takımın yıldızı demeye diliniz varır mı? gerçi takımın koçu maç sonu demecinde "lofton'dan beklediğimiz katkıyı alamadık" diye açıklama yaparsa biz neyi konuşuyoruz. önce basketbolun bir "takım sporu" olduğundan başlamak gerekecek anlatmaya sanırım.

ryan broekhoff yine yeterince süre almadan oyunu tamamlamak durumunda kaldı. bu çocuğa ortalama 15 dk süre verdiğin hemen her maçta sana 8-10 sayı, 4-5 ribaund katkısı veriyor mu? veriyor. niçin peki lofton'da ısrar edildiği kadar broekhoff'ta ısrar edilmiyor? kısa süreliğine oyuna girdi dipten bir üçlük kaçırdı, bir turnikesi de bloklandı. hemen kementi yedi. coach k sanırım kendisinden 2 dakika içerisinde 15 sayı, 8 ribaund üretmesini bekliyor.

kartal özmızrak ilk yarıda yaptığı asistlerle ritmini bulmuş, seyirciyle frekansı yakalamış. neden kenara alınır?

doron perkins tartışmasız bu takımın saha içi patronu. komple bir oyuncu her şeyden önce. sayı da buluyor, asist de yapıyor, ribaund da alıyor. boyalı alanda pivot gibi sırtı dönük oynayıp sayı buldu bu adam oyun kurucu vasfıyla. daha ne yapacak. zaten bizim takıma nasıl geldi hâlâ hayretler içerisindeyim ya neyse. sezon sonunda elimizde tutabilecek miiyiz kendisini.. hiç umudum yok.

brad buckman yine elinden geleni yapmaya çalıştı. kapasitesi bu kadarına el veriyor daha fazlasını yapabilse zaten euroleague semalarına kanat çırpar. gökhan şirin güçlenmeli, güçlenmeli, güçlenmeli. maç sonundaki kritik bir hücumda perkins'in pasını pota altında bitiremedi. zayıf kalıyor çünkü oralarda.

muratcan güler'i yaşı gereği süre olarak ekonomik kullanamadığınız her karşılaşmada seyircinin önüne atarsınız. nitekim karşılaşma bitiminde seyirciyi selamlamaya geldiklerinde taraftar tepkisi ile karşılaştı ve iki elini yana açarak derdini anlatmaya çalıştı.

yine coack k ile bağlayalım. "hafta içi avrupa kupası maçı oynadık" demiş. pardon da yani rakibin daha önceki gün barcelona ile euroleague maçı[ybkz]swh[/ybkz] yaptı ve sadece bir gün dinlenme fırsatı bulup senin karşına deplasmanda yorgun ve yıpranmış bir vaziyette çıktı. basketbol izleycisinin aklını bu kadar küçümsemesini tavsiye etmiyoruz kendisine. daha komik durumlara düşebilir. istemeyiz.
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol