hiç kimsenin, hiçbir beklenti içine girmemesi gereken bir maç. iddaa ediyorum kaleye neredeyse şut bile atamayacağız. 3 pas üst üste atamayacak bu takım. maç boyu sürekli baskı yiyeceğiz. maçtan sonra yine burdayız.
benim beklentim ise farklı yönde. zaten yazanlar olmuş ancak bir de ben yazayım. ben bilic'in yerinde olsam tek bir taktikle çıkarım o maça: 3-0 hükmen kaybetmek. nasıl mı olacak? hayır sahaya dalarak değil, kırarak. evet kırarak. ilk 15 dk'da maç 5 kırmızı kartla bitmeli. ama kırmızılar boşuna çıkmamalı. kırmızı kart gördüğümüz her pozisyondan sonra bir götsaraylı sahayı sedyeyle terk etmeli. "ya bu nasıl şey? hiç etik olur mu? beşiktaş'lı duruşuna yakışır mı?" diyenleri duyar gibiyim. 2000'li yılların başından bugüne kadar "beşiktaş'lı duruşu" diye diye bu hale gelmedik mi? işte gün hesap sorma günüdür. koca bir sezon tek bir kırmızı kart bile görmeyen, ligin en çirkef, en pislik oyuncusuyla başlamalı bu operasyona. diğer oyunculara yaptığı hareketlerin yanına kalmaması adına yapılmalıdır bu. sonra hırsız forvetleri, velinin gıtlağını sıkıp da kart bile görmeyen götten bacaklı ortasahaları, en efendi oyuncuları ama niyetimiz zarar vermek madem kalecileri de. kurunun yanında yaş da yanar demişler.
alın size öyle döte böyle tarrak. işte o zaman huzur içinde, içim soğumuş bir şekilde paşa paşa beklerim yeni sezonu. ama ilk paragrafta yazdığım gibi bir maç olursa beşiktaş için beslediğim ekmek kırığı kadar kalmış umutlarımda tükenip, bitecek. ben galibiyet de istemiyorum. tek istediğim bu yosmaların dayak yemesi. kırmızı kart gören oyuncularımız en fazla 2-3 maç kaçırırlar yeni sezonda, hepsi bu...
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?