baş döndürücü şekilde sona ermiştir. takımların ıskarta futbolcuları havada uçuştu resmen. beşiktaş adına bu dönemi değerlendirmek gerekirse;
genel itibarıyla ihtiyaç duyulan bölgelere nokta transferlerle başladık. andreas beck, rhodolfo, dusko tosic gibi takım oyununa yatkın futbolcuları alıp sevinmişken ve olcay şahan'ı yedek bırakacak kalibrede bir takım oyuncusu beklerken ricardo quaresma'nın takıma katılması, şahsen beni hayal kırıklığına uğrattı. kuşkusuz kalite yükselmişti ve olcay muhtemelen yedek kalacaktı ama bence takım kimyası artık tehdit altındaydı. nitekim, bu kaygılar daha ilk maçlarda hayat bulmaya başladı bile. ben bu tercihin bir hata olduğunu düşünüyorum. belki önceki q7 dönemi kadar tahribat yaratmayabilir ama bu hikayenin de mutlu son ile bitmeyeceğini bugünden söylemek güç değil sanırım.
neyse, daha sonra mario gomez transfer edildi. yıldız transferdir ve gomez üst düzey bir golcüdür, eyvallah. ama gomez alınırken istatistikleri ve cv'si haricinde herhangi başka bir parametre dikkate alınmış mıdır acaba? hani mesela oyuncunun oyun karakteri, takımın oyun karakteri veya ligde beşiktaş'a karşı oynanan futbol falan hiç düşünülmüş müdür? gomez transferi üzerinden kimseyi eleştirecek değilim ama "kral çıplak" birader. ilk gün söylediğim gibi ben bu aşının tutacağına çok ihtimal vermiyorum maalesef.
öte yandan tolgay arslan ile verdiğimiz ani fire ve veli kavlak'ın sakatlığının uzayacağı haberi ile doğan orta saha ihtiyacı, bu transfer döneminde maalesef karşılanamadı. uzun süre gökhan inler ile dans edildi. ozan tufan ve lucas leiva son anda direkten döndü[ybkz]swh[/ybkz] ve en az 6 ay boyunca atiba hutchinson'ın sakatlanmaması için dua edeceğimiz, 1 eylül itibarıyla kesinleşmiş oldu. beşiktaş taraftarının duasının ne kadar makbul olduğu ise pek tartışmaya açık bir konu değil sanırım.
transfer dönemi devam ederken defans hattında alexander milosevic ve pedro franco'nun beklenen seviyelere gelememesi ve tandem bölgede çabuk ve hamleli bir stoper ihtiyacının hissedilmesi, fikret orman başkanlığındaki beşiktaş yönetimini cılız bir arayışa itti. donanım haber forum'undan uygun bir fırsat düşüremeyen fikret orman, böylelikle bu bölgeyi de kaderine bırakmış oldu.
teknik direktör şenol güneş'in başta ihtiyatlı yaklaştığı, taraftarın ve otoritelerin ise net bir şekilde eksik gördüğü bölge ise kale idi. takım kaptanı tolga zengin, tarihteki birçok beşiktaş kalecisi gibi teknik defolarla dolu olup sık sık sakatlanmakta, günay güvenç güven vermemekte, cenk gönen'in ise ne yaptığı bilinmemekte idi. nitekim cenk, ezeli rakip galatasaray'a itelendi ve bir tane şöyle baba bir birinci kaleci ihtiyacı doğdu. denys boyko, beto gibi isimler telaffuz edildi. sonlara doğru her ne kadar victor valdes'in manchester havaalanı terminalinde görüldüğü iddia edilse de bu transfer gerçekleşmedi ve valdes'in cebinden verdiği havaş ücretini bizim yönetimden talep ettiği yazıldı, çizildi.
işin şakası bir tarafa; güçlendirilmiş bir hücum hattı ve zayıf kalmış (kaleci, stoper ve ön libero eksiği) bir savunma mutfağıyla yeni sezona başlıyoruz. mesele değil, biz ne transferler ne transfer sezonları gördük. bu yine ballı lokma tatlısı. ancak daha önemli bir sorunumuz var:
hala stadımız yok...
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?