2 temmuz 1993 sivas katliamı

la bebe
bugün 19. yılını dolduran kara leke.

kendisi gerçekleştiğinde, olayların ayırdına varamayacak kadar küçüktüm.
fakat hayal meyal hatırlıyorum; annem tv karşısında ağlıyor, babam sigara üstüne sigara yakıyordu.

aradan bir kaç yıl geçtiğinde, yine bu lanet günün yıl dönümlerinden birinde anlattılar bana ne olduğunu. çocukluğu "(vurgula: alevi olduğumuzu öyle her yerde söyleme kızım tamam mı?)" tembihiyle geçmiş halimle bir tek soru çıkmıştı ağzımdan:

"(vurgula: bizi de yakarlar mı anne?)"

annem o an, sadece beni avutmak için olduğu çok belli olan öyle saçma bir cevap vermişti ki; kendisinin içinden bir tek "(vurgula: korkma kızım)" aklımda kalmış.

olayın üzerinden tam 19 yıl geçti ve şimdilerde bu katliam, ana haber bültenlerindeki iki dakikalık vtr'lerden ibaret hale geldi. hatta bu 19 yıl meğer ne kadar uzun bir zamanmış ki, insan yakmanın "zaman aşımı" olarak kabul edilerek malum katliamı yapanların yanına kâr bırakır oldu. yüreklerdeki acı baki kalsa da, kağıt üzerindeki her şey hiç gerçekleşmemişçesine bir kenara itildi.

ama ona rağmen halen korkuyorum, ama çocukluğumda korktuğum gibi ölmekten değil.
yok sayılmayı, gizlenmek zorunda kalmayı, "öteki" olmayı, susturulmayı kanıksamaktan korkuyorum.
kendi çocuğuma da, ebeveynlerimin bana yaptıklarına benzer tembihlerde bulunmak zorunda kalmaktan korkuyorum.
hatta diri diri yakılma düşüncesi bile, bağnazların boyunduruğunda yaşama düşüncesi kadar korkutmuyor beni.

ve bu olayı gerçekleştirenlere inat, o yanan bedenlerin ateşiyle aydınlatıyoruz beyinlerimizi.

zira bizler,
"(vurgula: sayılmayız parmağ ile
tükenmeyiz kırmağ ile)"[ybkz]swh[/ybkz]
...
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol