yazmak için üzerinden biraz zaman geçmesini bekledim, biraz hazmetmeye çalıştım bu ölümü. gözünü futbola açtığında, aile baskısı ile Fenerbahçeli olması istenen bir çocuk görmüştü o pos bıyıklı beyaz saçlı amcayı henüz 5 yaşında siyah beyaz ekranda. sordu babasına kim bu diye '' seba dedi babası'' şaşırdı televizyon markası gibi diye düşündü. sonra Beşiktaşlı oldu çocuk, olmaya karar vermedi öylece oluverdi tabiki seba sevgisi büyük pay sahibiydi.
çocukluğu hep güzel geçti, beşiktaş başarılı oldukça, mahallede arkadaşlarıyla hep dalga geçti, başarılar ile büyüdü o pos bıyıklı amca sayesinde. orta okul lise yılları derken, üniversite geldi çattı. beyaz saçlı , vakur başkan halen dimdik ayaktaydı. milenyuma giriyorduk üniversite sonlandı, artık her şey farklı olmalıydı. 1989 yılında İnönü ile tanışan ufak çocuk, artık büyümüştü. 2000 yılında tribünlerden yapılan tezahüratlara karşı koydu hırpalandı zaten ondan sonra maçlara da sık gitmez oldu. hatta kombine hiç almadı. çünkü seba başkan gibi yapılanları hazmetmedi, edemedi.
başkanım, sana geldiğim gün yeni adı ile vodafone arena stadına girdiğim nokta, 1993 sonbaharında ilk kez yalnız gittiğim maç olan Konyaspor maçına girdiğim yerdi (bilenler bilir numaralı ile eski açığın kesiştiği noktada merdivenler vardır ve bilet satılırdı o zamanlar her kapıda). hafızamda anılar tazelendi, içim buruldu, o stada girerken çıkış merdivenlerde duyduğum heyecanı düşünmeye çalıştım, artık hiç bir şey beni bu kadar heyecanlandıramıyor derken, senin naaş'ın geldi tam önümde durdu, işte o an yine o heyecanı ama acıyla beraber yaşadım....
sonrası mı ? sonrası yine aç gözlü taraftar bağırmaya başladı'' koysana koysana satdın adını seba koysana'' ne yeriydi ne zamanıydı, saygı duruşunda bile durmayı beceremedik. tribünler büyük başkan diye bağırdığında artık gözyaşlarıma hakim olamadım, sana yapılan haksızlıklar o günkü bağırışlar kulağımda yankılandı , renktaşlarımdan değil kendimden utandım, ilk kez keşke Beşiktaşlı olmasaydım dedim ve senden hellalik diledim, çünkü biz de suçluyduk susturamadık bu çocukları.
sonra çok şanslıydım ki senin tabutuna omuz verdim,elimden geldiğinde duanı edip. 1.5 saat dolmabahçede cenaze namazını bekledim. halkın takımı beşiktaş'ın, halkçı başkanı vıp cenaze töreni ile uğurlanıyordu içim buna da sıkıldı, oysa ne demiştin vasiyetinde 4 inanan insan taşısın tabutumu, onu bile beceremedik. sonra etrafıma baktım futbolcular ile selfi çektirenler, şov amaçlı oraya gelenler, ama yok yok sen zaten tanıyorsun onları, ne demiştin veda konuşmanda insanlarla yaşadım nankörlüğü gördüm....
sonra ağaçlı yoldan yürüdüm, evinin önünden geçtim ve sessizce sana veda ettim, sırf sana değil çocukluğuma , saflığımıza , inanmışlığımızaydı bu veda. sen gittin biz öksüz kaldık buralarda, Beşiktaş bile eski tadı vermez oldu... umarım şimdi huzurlu mutlusundur... bizim kuşak seni asla unutmayacak, her şey için teşekkürler yolun açık olsun.......
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?